8 Aralık 2016 Perşembe

***2016 Favorileri***

Evet millet. Yıl sonuna yaklaştığımız bu günlerde size şöyle genel bir bu yıl en çok neleri sevdiğimi anlatayım dedim. Tabi ki sadece kozmetik ve bakım ürünleri değil soyut favoriler de olacak. O zaman vakit kaybetmeden başlayalım.

Önce kozmetik ürünleri tabi ki. Bilirsiniz bu blogda her zaman öncelikleri var.


Açıkçası başta biraz 'aman eşit olsunlar, her kategoriden en azından bir tane favori koyayım' diye kasmıştım ama sonradan saldım çünkü mesela bu sene favorim diyebileceğim bir maskaram olmadı. Bütün maskaralarımı kullandım özellikle biri öne geçmedi. Yada birden fazla oje ve ruju çok sevdim. Dolayısıyla bu çabamdan vazgeçip öylece koydum.

29 Kasım 2016 Salı

Xp Cosmetics Likit Mat Rujları


Selam millet! 
Uzun zamandır Xp Cosmetics likit rujlarının methini duyuyorum. Zaten biliyorsunuz ki Xp Cosmetics son zamanlarda çığ gibi büyüdü. Ee bu kadar yerde görüp duyunca birkaç tane alayım deneyeyim dedim. Bulmak kolay olmadı açıkçası ama sonunda emelime ulaştım :D

Japon pazarı tarzı bir yerden aldım. Her biri 5 TL idi. 

Soldan sağa numaraları 90 (06 da olabilir), 106 ve 05

28 Kasım 2016 Pazartesi

25 Kasım 2016 Cuma

DIY / Süngerli Oje Çıkarıcı

Kıslarımmm, yavrularımmm, dostlarımmm...

Uzun zamandır (uzun zaman oldu dimi ya emin olamadım şimdi, bana çok uzun gelen bir zamandır diyelim) burada yoktum. Her zamanki gibi hayat bizi duvardan duvara vurduğu için bir süre kendimize gelemedik. Ama geçtiğimiz son iki günüm boş geçtiği için bir şeyler yapayım dedim. Bekleyen bir kaç diy vardı yapmak istediğim ama malzemelerde hep birer ikişer eksik olduğu için  az malzeme ile yapabileceğim bir şey yapmak istedim. Ve süngerli oje çıkarıcı ile karşınızdayım...

Dediğim gibi pek bir malzeme yok.
Tüm ihtiyacınız boş bir kavanoz ( ne kavanozu olduğu ve boyutu farketmez ben küçük mama kavanozlarından kullandım), herkesin evinde olan bulaşık süngeri ve aseton.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Gamga ve N'in evinde hayatta kalma yolları!

Selamlar efenim selaamlarrrrr....

Daha önce bahsetmişimdir ben -Öz-, Gamga ve N'in evinin daimi misafiriyim. Bu evde zaman geçirdikçe de burada hayatta kalmak için bazı yollardan geçmem gerektiğini farkettim. Sonuçta takdir edersiniz ki  benim de hayatımı sürdürmem lazım.

Bu arada bu yazıyı yazacağımdan Gamga'ya bahsetmiştim ama N'in hiç haberi yok. Kendisi ben burada dedikodusunu yaparken  içeride mışıl mışıl uyuyor zira saat an itibariyle 04.05 am.

Şimdi gelelim benim hayatımı sürdürme çabalarıma. İlk olarak bu evde ana kural belli başlı Gamga eşyalarına dokunmamak. Örnek vermek gerekirse Gamga'nın kitaplığı ;

Hatta buradaki 1Q84'ün cildinin kapağı -tamamen raf sıkışıklığından- kopmuştu ve Gamga aylarca tüm arkadaşlarını sıkıştırıp Sherlock Holmes misali bunu yapanı aramıştı. (Korku dolu günlerdi diyemeyeceğim korku dolu aylardı.)

1 Kasım 2016 Salı

Asla birlikte seyahat etmek istemeyeceğiniz 6 yolcu tipi!

Selam millet.

Bugün hiç bitmeyecekmiş kadar uzun gelen ama aslında kısa olan bir yolculuk yaptım ve sizler için asla beraber seyahat etmek istemeyeceğiniz yolcu tiplerini inceledim.

Böyle deyince atom parçalamış gibi ya da çok büyük bilimsel bir buluş yapmış gibi hissettim ama özünde uyuyamadığım her dakika beni uyutmayan insanlara kıl kıl bakmak suretiyle inceleme yaptım.

Bu arada ben üniversiteye gelene kadar hiç şehirlerarası otobüs yolculuğu yapmamıştım biliyor musunuz. Sadece Samsun'a gittiğim ve hep babamla gittiğim için hiç böyle bir ihtiyacım olmamış, bunu da üniversiteye gelirken farkettim.
Bende şu otogardan çıkmadan uyuyup varış noktasında uyanan tipim. Hatta yolculuklarımı ışınlanarak yaptığıma inanıyorum.

Büyük çoğuınluğu bugün bindiğim otobüsten bir kısmı da senelerin yolculuk deneyiminden gelen tiplerle başbaşa bırakıyorum sizi.

21 Ekim 2016 Cuma

Harry Potter tag!! [[Öz+Gamga]]

Selam milleeeeeeeeetttttt !

Biz taş kağıt makas üçlüsünün potterhead biraderleri olarak ortak bir harry potter tagi yapmaya karar verdik. Çok çok çok zordu. Gerçekten her bir maddeyi uzun uzun düşündük :)) O zamannn -davullar çalsın- hemennn başlayalımmm...

1. En sevdiğin kitap?

Öz: Bu en çok düşündüğüm sorulardan gerçekten. Galiba Felsefe taşı dicem. Çünkü bütün büyücülük dünyasına ilk adımımızdı Felsefe Taşı. Öğrendiğimiz, duyduğumuz her yeni şeye 'vooaahhh' tepkileri veriyorduk. O yüzden Felsefe Taşı.

Gamga: Benim için seçmesi çok zor olmadı çünkü birisi ne zaman "Gamga yeaa kitaplarla film arasında çok fark var mıaa?" diye yanaşsa aklıma gençliğimin baharında okuyup kederde yeni leveller açtığım Zümrüdüanka Yoldaşlığı gelir. Kendisi aynı zamanda işlerin ciddiyetini anladığım kitaptır ve sonuyla beni hüngür hüngür ağlama leveline getirmiştir ki belirtmek isterim bu gözler ejderhalardan bile daha nadir ağlar.

2. En az sevdiğin kitap?

Öz: Ölüm Yadigarları. Hem son kitap olmasından dolayı üzücü hem de beni tatmin etmeyen birkaç şey de vardı.

Gamga: Sırlar Odası'nın ne kitabını ne filmini sevebilmişimdir şimdiye kadar sebepsizce ama şimdi düşününce Felsefe Taşı'ndan sonra yaşadığım coşkuyla beklentimin aşırı artması ve iki kitap arasında benim yaşımın büyümesinden kaynaklanan bir istediğini bulamama durumu söz konusu sanırım.

3. En sevdiğin film?

Öz: Harry Potter ve Ateş Kadehi. Bu filmin yeri bende çok ayrı. Sınıf arkadaşlarımla gitmiştim bu filme. Bu filmi Voldemort'un dönüşüyle serinin kırılma noktası olarak görüyorum. Hem de Harry'nin azıcık güçlü olması -çokça yardımla da olsa- çok iyi geldi.

Gamga: Potterheadlerin %80i gibi benim de ATEŞ KADEHİİİİİİ (dum dudu duuuummm davul sesleri). Şimdi aşikar olanı açıklamaya gerek var mı bilmiyorum ama gözlerinizde bir Durmstrang Enstitüsü'nün giriş sahnesi canlansın açıklama niyetine. Ayrıca labirentin sonunda yaşadığımız gerilim ve adrenalinle olayların çığırından çıkışı, ablamla o sinema salonundan çığlıklar atarak çıkmamıza sebep olmuştur.

18 Ekim 2016 Salı

DIY / Kağıttan Kitap Ayracı

Selam millet.

Bu aralar kendin yap yazılarını biraz boşladım galiba. Bu yüzden de hemen yepisyeni kendin yap projelerine el atayım dedim. Kitaplık aldığım için kitaplarım daha çok göz önünde ve artık daha çok okuyorum. Bu sırada da ayraç sıkıntısı çektiğimi farkettim ve evdeki malzemelerden kolayca yapılabilecek ayraç derdine düştüm. Biraz internetle biraz da kendimden bir şeyler katarak 4 tane ayraç yaptım. Gerçi bir tanesinden pek memnun kalmadım ama neyse.
E hemen başlayalım o zaman...

İlk ayracımız kalpli ayraç.  Yapımı çok kolay.. Birbirine yakışan iki renkte kartonla yapıyoruz.

Ben pembe ve lila seçtim.

16 Ekim 2016 Pazar

Rossman'dan Alınabilecek 5 Ürün!

Merhabalar efenim merhabalar...
Fark ettiyseniz başlık bas bas 'beni Öz yazıyor herkes anladı herhalde' diye bağrınıyor.

Bugün sizler için Rossman'dan aldığım uygun fiyatlı, kaliteli, verdiğiniz her kuruşa değen, benim bittikçe aldığım/alacağım 5 ürünü derledim. Rossman çok fazla şehirde olmadığından Watsons ve Gratis kadar bilinmeyen bir kozmetik market. Yani kozmetik market dediysek bir yandan da onlardan ayrılan bir yanı var ki Rossman hemen hemen her şeyi satıyor. Yani mutfak eşyasından giyeceğe, takıdan dekoratif eşyalara, kırtasiye ürünlerinden yiyeceğe kadar bayağı geniş bir ürün yelpazesine sahip.

Hem bu yönüyle hem de uygun fiyatlı olmasıyla benim gözümde diğer kozmetik marketlerden bir tık öndedir Rossman. Ayrıca Rossman'ın kendi markaları da var. Alterra, Isana, Rival de Loop, Catrice gibi markaların ürünlerini bulabileceğiniz tek yer Rossman.

Evet ''Rossman'ı daha fazla övmeyeceksen yazıya geç artık Öz, sıkıldık'' dediğinizi duyar gibiyim. Bakalım bu 5 ürün nelermiş.

10 Ekim 2016 Pazartesi

Merhabaa “kızlar ve erkekler”

Gamga bu girişi görünce direk anlayacak kimin yazdığını.. Ama siz anlamadınız tabii. Bendeniz Gamga’ nın biricik ablası “Büyükava”.. Neymiş bu Büyükava diye soracak olursanız, Büyük hala anlamına gelmekte olup bana bu isim Gamga’ ya Gamga ismini veren muhteşem varlık biricik yeğenimiz Nil tarafından verilmiştir. (Kendisi başlı başına bir yazı konusudur) Peki, ben neden buradayım? Çünkü bugün benim bilekswan’ ımın doğum günüsü çocuklaaaaaaarrrrrrr! Gerçekten şu an kalkıp halay çekmemem için bana bir neden söyleyin! Kamoooooonnnn…. Artık kocaman bir genç hanımefendi olmasına rağmen benim için ne ifade ettiğini, ona beslediğim duyguları anlatmak isterim ama korkarım deli ve ya sapık olduğumu düşünürsünüz. Size Gamga’ nın çocukluğundan anlatmaya başlayacağım ama sonuçta her şeyi anlatmayacağım, kardeşim olduğundan mütevellit imajını sarsmak istemiyorum..(Yalan söylüyordu)

9 Ekim 2016 Pazar

Ergen miyim yoksa depresyonda mı kararsızlığı

Hayatın ağzıma ağzıma vurduğu pazar günlerinden birinden merhabalar efendim. Evet her zamanki gibi hayattan bıkmış durumdayım. Peki gençliğimin baharında neden mi böyleyim inanın bilmiyorum. İnsanlar, olaylar, mekanlar hava durumu bile bu aralar sinirimi bozuyor. Adeta ergenliğimin en çetrefilli yıllarına dönmüş gibiyim. İstiyorum ki çözümü olan problemlerim olsun da çözeyim, ya da çözemeyeceklerim olsun bu durumu kabullenip köşeme çekilip siyah bir küf bulutuna dönüşeyim. Ama yok tabi ki benim her şey için olduğu gibi bunun için de çabalamam lazım. Mecburen sıkışıp kaldığım bu leveli yaşamak zorundayım. Yeni yaşıma girmeme günler kalan şu zamanlarda depresyon canavarının beni yalayıp yutmak üzere ağzını açıp beklediği o köşeyi dönmek üzereyim.

Peki sağlıklı bir Gamga'nın yıllık depresyonu nasıl evreler izler.

1) Sinir Nöbetleri: Çevreye en zararlı olan aşama olup yukarıda bahsettiğim buluğ çağı atarlarıyla başlar, evde masum masum dolaşan N'in yürüyüşüne kıl olmayla devam eder sokakta dayak yemek isteyen Kanlıbağ'a gelsin nidaları atmamak için kendine hakim olma çabalarıyla son bulur. Bu evrenin sonunda ya bir nesneden sinir çıkarılır ya da etraftaki masum insanlardan biriyle kalp kırmalı bir sözlü münakaşayla son bulur.

8 Ekim 2016 Cumartesi

Büyük lokma ye, büyük laf etme!

Selam millet. Yine ben :(

Ay nov siz de benden sıkıldınız ama yapacak bir şey yok. Burdayım. Gamga'ya günler evvel 'ben artık sizden bir blog yazısı bekliyorum. Siz yazana kadar yazmayacağım' gibi bir laf ettim. İşte büyük lokma ye büyük laf etme diye bu zamanlar için demişler. Bakınız, tilki kürkçü tükkanına döndü.

Ay asıl konuya geçmeden önce sizle bir derdimi paylaşayım dostlar. Bizim evimizin altında bir dükkanımız var ne zamandır da boştu. Babam en sonunda kiraya vermiş ve eve gelip temiz yüzlü insanlar, kasap açacaklarmış diye bahsetmişti. İyi güzel buraya kadar bir sıkıntı yok. Kasap dükkanı temizlemiş hazırlamış döşemiş. Dünden beri de açılışı var. Peki açılış ne?
Bir yığın balon?  yeapp
Bir yığın insan?  yeapp
VE EN ÖNEMLİSİ EN SON SESTE İLAHİ !

Yanlış anlaşılmasın ilahiye karşı yazılan bir yazı değil bu. Ama evin altında iki gündür asla susmayan sabahın köründen akşama kadar son seste verilen ilahi düşünün. Uyuyorum, uyuduğum uyku değil. Muhabbet ediyoruz bağıra bağıra. E be adam ya kıs şunun sesini ya kapat. Baş ağrım önceden ağrı kesici araları verirdi ama ara vermeden devam ediyor artık.

28 Eylül 2016 Çarşamba

İzninizle şuraya doğru ölebilir miyim?

Evet blogdaşlar. Yine ben. Öz!

Bu aralar hastaneler favori mekanım olduğundan ve bugün yapacak hiçbir işim olmayan nadir günlerden olduğundan size hastane maceralarımı anlatmak istiyorum. Aynı anda 3 poliklinikte tedavim sürüyor ama ben size sadece diş maceramdan bahsediciimm.

Her şey kurban bayramı arifesinde yirmilik diş çıkarmamla başladı.

23 Eylül 2016 Cuma

Ve klavye Öz'de...

Ne kadardır görüşmüyoruz? En son Samsun'a giderken yazdığıma göre 22 gün olmuş. Herkese selammm...

Samsun'dan döndüm ve İstanbul'a ayak bastığım an ders ekleme çıkarma haftası başladı. Hiçbir işim sorunsuz gitmediği için bu da düzeni bozmadı ve ben apar topar ders seçimi için okula geldim. Kısaca Gamga ve N'in evindeyim yine.

Geldiğimden beri blog yazmak istiyordum ama karmakarışık geçen günler bana asla izin vermediğinden ertelemek zorunda kalıyordum. Şimdi ise yeşil çayımı yanıma aldım abuk subuk şarkılarla klavyenin başına geçtim.

Size de bu yazıyı -HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ- planlamadan yazıyorum. O yüzden size yeni geldiğim için Samsun'dan bahsetmek istiyorum.

Her sene zilyon kez gitmekten kusasım geldiği için bu sene Bandırma vapuru ziyareti yapmadık çok şükür. O yüzden size Amisos tepesinden bahsediciğim.  Samsun tam bir doğal güzellikler şehri. Amisos tepeside bu güzellikleri en güzel görebildiğiniz yer. Tepeye hem teleferik hem de araba yolu var ve biz  ablam daha önce hiç teleferiğe binmediğini ve korktuğunu söylediği için koşa koşa teleferik bileti aldık. Biletler gidiş dönüş 3 TL.

1 Eylül 2016 Perşembe

Görüşmeyeli neler oldu? +Neden Gamga ve N yok? + Gamga ve N'in evinden

Merhabalar kıslarımmmm...
En son kendimi kampa alacağımı söylemiştim.Kampa girdim, dersimi çalıştım sınavlarıma da girdim.

 Ve en sonunda şükürler olsun ki EN SONUNDA boşum!

Bu akşam da 22.00 da memleketim Samsun'a yola çıkacağımdan gitmeden blog yazmalıyım dedim. Çünkü takdir edersiniz ki köyümüzde internet yok ve her gezmeye gittiğimde blog yazmaya çalışamam.
Öncelikle son yazımızdan bu zamana neler oldu?

[[[Piriviyısli on taş kağıt makas....]]]

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Öz ile bir hafta + DIY + Kitap acısı değil sanki evlat acısı + Gamga'nın ablasının bizi yıkan evliliği ve düğün macerası #2

*** Yazı kesildiği yerden devam ediyor. Selam sabah kısmı ve yazının ilk partı için tık tık

VEEEE Cuma günü geldi çattı. 
Ben son dakikaya kadar ayakkabı bulamadığımdan cuma günü de son saniyeye kadar ayakkabı aradım ve en sonunda buldum. Ayakkabı bulamamam da o kadar saçma ki sanki çok özel bir şey arıyormuşum gibi. Sadece düz sade bir ayakkabı istedim ama her girdiğim yerde gözüme pançak pançak parlayan ayakkabıları soktukları için 'ehehe ben almıyım sağolun' diyerek çıkmak zorunda kalıyordum. En sonunda bir tane buldum.

Gamga'nın ablası demek hepimizin ablası demek olduğundan hepimiz acı günümüz olarak gördük. Gamga'yı böğrümüze bastık. (Ama acı günümüz deyip masada oturmadık. O kadar da değil, hayvan gibi yardırdım valla. Ayağım kopmasaydı daha da oynardım :D) Şimdi de kınadan birkaç fotoğraf koyayım. Zaten oynamaktan kınadan çok bir fotoğraf çekememişim. Tahtı falan çekicektim hepsini unutmuşum.

Öz ile bir hafta + DIY + Kitap acısı değil sanki evlat acısı + Gamga'nın ablasının bizi yıkan evliliği ve düğün macerası #1

Bakın selam bile vermeden uyarayım çooooookkkkk uzun ve boooooollll fotoğraflı bir blog yazısı olacak. Sonra  yok efendim ben bilmiyordum, yok efendim bu ne hayvan gibi yazmışsın, bir sus be kızım falan olmasın.

Şimdi selam verebilirim. Nasılsınız kıslarım? ( Ay buna da kılım sürekli blogumuzu okuyanların hepsi kızmış gibi düşünüyorum. Ama ne bileyim erkeklere hitap eden pek bir şey yazmıyorum sonuçta. En azından ben...)

Neyse efendim yazı uzun olacak dedik de yazdıkça konudan sapıyorum. Bir kere Öz ile bir hafta diye başlık attım ama aslında öz ile 3 hadi bilemedin 3buçuk gün. Çünkü geri kalan her saniyemi LANET OKULUMDA geçirdim ve anlatıp canınızı sıkmak istemem ÇÜNKÜ ÇOK SİNİRLİYİM.

Ay gelmiş geçmiş en işe yaramaz giriş yazısı resmen asla konuya giremiyorum biri beni durdursun.

Evet pazartesi salı ve çarşambanın belli bir kısmını okulda geçirdim.

[[Bu arada yine konudan sapıcam ama benim yeğenim şu her çocukta olan yalancılık döneminden geçiyor. Çocuğun ağzından çıkan her şey yalan. Ama öyle ahım şahım büyük şeyler değil, mesela diyorsun ki erdem ödevini yaptın mı? yaptım diyor ama annesinin 5 dk sonra kontrol ediceğini biliyor. Yani çıkacağını bile bile söylüyor yalanları. Ayy bu yeğenimden bana bir bulaşmasın mı. N diyor ki gamga blog yazmış yeni okudum, ben otomatik bende yeni okudum diyorum ama alakası yok. Okuyup yorum bile bırakmışım çoktan. Sonra da itiraf ediyorum bide 3 saniye sonra. 'ehehe niye öyle dedim ki okuyup yorum bile bırakmıştım te ne zaman. Bu yalandı.'  Hayalet arkadaşımız Gamganın ablası nereye balayına gidicekmiş diyor ben bilmediğim halde 'yurtdışına cınım' diyorum. Sonra ay ben bilmiyorum ki nereye gideceklerini diyip özür diliyorum. Bir de zaten pis bir huy üstüne gidip N ve gamgaya da bulaştırdım. N bugün yanında olmama rağmen gamgaya 'Öz bu oyuncakçıya gitmeyi çok istemişti' yalanını atıyor. Halbuki alakası bile yok. Allah'ım sen bizi ufak yalanlarımızdan dolayı affet ...]]

Konudan sapma vol253784597'den sonra Gamga N ve ben her zamanki gibi düştük yollara. Çünkü acı bir haftasonu yaşayıp Gamganın ablasını evlendirecektik. Sonsuzluğa giden yolculuğun bir kısmında yemek yesek mi yemesek mi ikilemindeyken bir anda N'i evine yollayıp balayı çifti olarak kahve içmeye karar verdik.( Kİ BU KESİNLİKLE KALLEŞLİKTİ -N ) Gamga ile ismi lazım değil bir avm de kim olduğunu bilirsin sen kaffecide kaffe içtik. (hadi hadi bıktık bu gizemden nerede olduğunuzu herkes biliyor diyorsanız haklısınız. Saklamak gibi bir çabamız yok zaten sadece arada potterheadliğimiz tutuyor napalım. RIP Alan...) D&R'a girelim Gamganın makinasına poz alalım dedik ve O DA NEEE!!! CURSED CHILD GELMİŞŞŞ!!!!

14 Ağustos 2016 Pazar

Ersağ?

Selam kıslarr...

İlk olarak söyleyeyim her zamanki gibi hiçbir çıkarım yok benim bu yazıdan. Tamamiyle kendi deneyimlerinden yararlanıp bir blog yazısı çıkarayım mantığıyla yazılmış bir yazıdır. 
Sponsor, reklam vs. kesinlikle değil!

Gelelim konumuza. Nedir bu Ersağ?  Network marketing ile çalışan bir temizlik ve kişisel bakım ürünleri markası. Daha bunu duyar duymaz kıllandım ben ilk olarak. Yani birinden birinde çok iyi diye övseler eyvallah dicem ama hem temizlikte hem kişisel bakım ürünlerinde çok iyi çok iyi diye övüyorlar bana. Temizlik? Kişisel bakım? Alakaya maydanoz yani.

Ben nasıl tanıştım Ersağ ile size ondan bahsedeyim. Halam nerden duymuş başlamış bilemiyorum ama annem halamdan duyup evdeki temizlik ürünlerini bununla doldurdu bir ara. Genel temizliği, yaz çözü, çeşit çeşit sprey temizleyiciler, duş jeli, şampuan falan derken evde her yanda Ersağ markası dolanıyor. Bende anneme sordum nedir bunun olayı diye?

Hem annemden hem internetten öğrendiğim kadar ile; Ersağ, tamamen doğal içerikli, hayvanlar üzerinde deney yapmayan, helal sertifikasına sahip bir Türk şirketi imiş. Eski adı CleanBall imiş lakin Türk markası olduğu anlaşılmayan bu isim yerine daha sonra Ersağ adını almışlar. 

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Neden Taş - Kağıt - Makas ? Blog'umuz hakkında

Efendim merhabalar. Bu yazının öncelikli amacı gugıla taş kağıt makaslı bloglu mloglu bişeyler yazınca benim ne olduğu belirsiz Zamanın Derinliklerinden Gelen Blog Parçacığı (bağlantı için bkz. ) adlı yazımdansa daha insani bir yazı çıkması.

Temel olarak ele alacağım konu ise gözümüzün bebeği blogumuzda neden bu başlığı seçtiğimiz. Du dum du dumm dudummm.

Buraya hemen bir vatsap grubumuzun capsini koymak isterim.



12 Ağustos 2016 Cuma

Öz ile Bir Gün + Rossman Alışverişi

Selam kısllarrrrr :)

Bugün inanılmaz dolu bir gün geçirdim. Sabah harika bir tatlışlıkla kalktım. 'Bugün çok güsel geçiçek hahahaha' diyerek yatağımdan fırladım. Tamamen plansız başlayan günüm asla bitmedi. Önce lisedeki tahta sıramın ortağı ile buluştuk. Forum İstanbul ikimizin tam orta noktası olduğundan buluşma mekanımızı düşünmedik bile. Bu arada yemek katında sıkışıp kalmış iki enteresan yolcu gördüm.

Sonra kanka sıfatının sözlüğümdeki karşıtı olan arkadaş bir ara gittiğinde ben Forum İstanbul'da olduğumdan biraz dolaşayım belki birkaç parça bişey alırım dedim ve minik bir Rossmann alışverişi yaptım. Ben Rossmann'ı inanılmaz seviyorum. Hem fiyatları uygun hem de her yerde bulabileceğiniz markalar dışında Rossmann'ın kendi markaları da var. Alterra olsun Rival de Loop olsun İsana olsun hepsine bayılıyorum. Her ilde bulunmaması tek dezavantajı Rossmann'ın. İsterseniz hemen aldıklarıma bakalım...

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Odamı Dekore Ediyorum #2

Selamlar blog aleminin güzel okuyucuları...
Odamı yaşanılabilir yapmaya çalışmaya son gaz devam ediyorum. Bu yazı diy yerine daha çok toparlama ve fikir yazısı olacak.
Benim odamda en büyük sıkıntım ufak tefek ıvır zıvırların çok yer kaplaması. Bende o yüzden değişik fikirlerle bu ıvır zıvırları toparlamak zorunda kalıyorum.

7 Ağustos 2016 Pazar

Odamı Dekore Ediyorum (DIY) #1

Selam kıslar...

Ayağım kendi kendini imha ettiği için her pazar yaptığım gibi bu pazar yaz okuluma dönemedim.E bende blog yazayım bari dedim. Yaklaşık 2 aydır yerleşik hayata geçmeye ve ailemin yanına yerleşmeye çalıştığımdan çok fazla diy ve oda dekorasyonu ile ilgileniyorum. Baştan bazılarını adım adım foto çekmediğimden biraz sıkıntılı olsa da toparlıyıp yazıciiimm :D

Hepsi el emeği ama kolayca yapılabilecek diy ler. Öncelikle dev projemden başlayayım.


4 Ağustos 2016 Perşembe

Saga Cilt 1-2-3 (Brian K. VAUGHAN, Fiona STAPLES) Kitap Yorumu ve İncelemesi [GAMGA]


Merhabalar, yaz öğrenimi sınavları yeni bitmiş, mental olarak sağlıklı ve huzurlu bir şekilde karşınızdayım.

Her genç ve körpe üniversite öğrencisi gibi ben de her sınav haftası yeni serilere başlarım. Genel çoğunluk TV dizilerini tercih ederken ben vakitsizlik ve zamanında evrendeki her diziden bir kuple izlemenin bana verdiği yetkiye dayanarak kitap serilerinden yana kullanırım bu tercihi. Bu sınav haftasında ise kaderin ağlarını örmesine izin vermeyip en azından manga veya çizgi roman peşine düşeyim de bari paçayı çabuk kurtarayım dedim veee ilk iki kitabını geçen yıl okuduğum Saga serisi bana kitaplığımdan kıps kıps diye göz kırptı. Küçük bir internet araştırmasından sonra ülkemizde 3. Vol.ünde çıkmış bulunduğunu öğrenir öğrenmez soluğu en yakın d&r'da aldım.




Nefretimsin Aras Kargo ! Online Alışveriş?

Evet gençler kaptan pilotunuz Öz tekrar şişip şişip bloğa dadandı.

Neden iq'su ayakkabı numaralarından küçük insanlar hep beni buluyor inanın anlamış değilim. Karma diyip geçiyorum açıklayamadığım her durumda olduğu gibi.

Neyse sinir ve hakaret içeren negatiflik dolu girişimizi geçtiğimize göre durumla ilgili sizi aydınlatabilirim. Ben alışverişe -diğer her enerji gerektiren işe olduğu gibi- çooooooookkk üşenen bir insanım. Bu yüzden neredeyse 5-6 senedir internet alışverişinin hastasıyım. Yatarak sadece tık tık yapıp alışveriş yapmak hobi haline geldi bende :D Bu zaman öncesinde internetten sadece kitap alıyordum ama bu 5-6 senede aklınıza gelebilecek en abuk subuk şeyleri bile (bebek mevlüd-mevlid? mevlüt? mevlit?- şekeri olsun, dambıl olsun, tırnak süsleme aparatı olsun) internetten alır hale geldim.

2 Ağustos 2016 Salı

N sahnelere döndü: MACFİT le neler yaşadım?

 

Öz'ün verip de tutmadığım sözleri blogdan copy paste yaparak gözüme sokmaları sonucu  (yine sözler verilmiş vol1 click click) silkelendim ve kendime geldim dostlarım! Bu kendimi affettirme postlarımdan yalnızca biri.

Konumuz MACFİT’in en az benim kadar yalanlarla dolu olduğu…
                                   
MACFİT serüvenine başladığımda ürkek bir ceylan kadar heyecanlıydım. En çok ben spor yapıcam, en fit ben olucam, en sağlıklı ben beslenicem derken şuan cipsimi dipsosuma banarak bu postu yazar halde buldum kendimi.

Her güzel şey gibi spor hayatım da güzel başladı. O ilk spordan sonraki hamlama olsun, limon ve elma dilimli suyunu eline alıp fıtı fıtı CINIM YHA BEN BUGÜN SPORDA OLCAMlar olsun her şey yolundaydı. Spor salonuna da aylık 65 tl ye kaydolmuştuk daha ne olsun!


                                                   SONRAAAA……
                          


1 Ağustos 2016 Pazartesi

Taş-Kağıt-Makas Ekibi Yeni Mekanlar Deniyor #1 / So-Pung Kore Pasta ve Yemekleri




Evet blog alemi, şu an kaptan pilotunuz Öz konuşuyor. Biz aylardır konuşup durduğumuz Sopung'a sonunda gittik. Aylarca plan yapıp gidemediğimiz mekana bir gün öncesinden plan yapıp gitmemiz biraz garip olsa da ben bu basiret bağlanması durumumuzu kırdığımız için epey memnunum açıkçası. Biz dedik ki bu yazıyı ayrı ayrı yazmaktansa birlikte yazalım. Yani baştan uyarayım bir tık uzun bir yazı olacak.

Öncelikle sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım diyemeyeceğim çünkü 9.30 da uyandım. Benim için günün ilk saati sayılsa da Gamga ve N ile buluştuğumda anladım ki ben hayvan gibi uyumuşum :D Neyse günün tüm aksilikleri bir bir üzerime üzerime gelirken ben yaklaşık bir yarım saat N'i beklettim. ( Ay lab yu N) (evet ben 7de uyanıp Özü 1 saat bekledim. *N) Gamga da sanki sabahtan beri oradaymışçasına bir tavır takındı ki bunu hiç anlayamadım kendisi de benden az önce geldi çünkü. Evet en sonunda buluştuk ve düştük yola...

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Mini İhtiyaç Alışverişi (Alışveriş #5)

Evet arkadaşlar yeni bir alışveriş yazısıyla karşınızdayım. Ama bu sefer renkli kozmetikten çok evde biten ürünlerin yenisini almak için çıktığım bir alışveriş yazısı yazıyorum. Tabiki sadece ihtiyacımı alıp çıkamadım ekstra aldıklarım da var. Alışverişin fişini poşetler arasında kaybettiğim için her ürüne tam fiyat veremeyeceğim ama hatırladığım kadarıyla yazarım artık. Öncelikle bir toplu bakalım neler almışım...


 Böyle bakınca gözüme çok geldi ama gerçekten cebe dost bir alışveriş oldu benim için. :)

15 Temmuz 2016 Cuma

Sadece benim merakla beklediğim KAPATICI YAZISIIIIIII!!!!! :))

Selam kıslarımm...
Şu an ne hallerde blog yazıyorum anlatsam inanmazsınız. Ama ben yine de anlaticiiimm.
Tam 'tatil geldi allaahım derin bir nefes çekeyim' moduna  girmiştim ki çok kötü bir haber aldık kıslarım. Annemin ameliyat tarihi olarak bize 11 temmuz layık görülmüş idi. Yani sizin anlayacağınız dilde bayramdan sonraki ilk pazartesi, benim anlayacağım dilde ise yaz okulunun ilk günü...
E yapacak bir şey yok. Bu kadar devam takıntılı hocalarım olmasına rağmen yaz okulunun ilk haftasını mecburi olarak saldım ve anneme hasta bakıcılık yapma serüvenim başladı. Çok şükür annem inanılmaz bir hızla iyileşti de şu an bu yazıyı güle oynaya yazıyorum. Annem süper anne olarak hemencecik iyileşti ama geçmiş olsun ziyaretleri nefes aldırmadı. Uzun zamandır boş vakit bulduğum bu tek anda kapatıcı yazımı yazayım dedim, değerinizi bilin!


Elimde çeşit çeşit markalara ait on adet kapatıcı var. Şimdi rastgele sıralamayla tek tek inceleyelim.

3 Temmuz 2016 Pazar

Zamanın derinliklerinden gelen blog parçacığı

Merhabalar efendim merhabalar. Zamansızlığın lanet olası tepelerinden sesleniyorum. Sesim geliyor mu???

Okul ve hayat bizi bir sağdan bir soldan hırsını alamadan tokatladığı için uzuuuun zaman hayati faaliyetler gösteremedik. Okul dönemini atlattıktan sonraysa canı çekilen taş kağıt makas üçlüsü malak gibi yatma pozisyonuna geçti. Yani en azından ben GAMGA.

Öz'ün hızını alamadan yazdığı makyaj loglarını görünce titreyip kendime geldim. Ertele ertele nereye kadardı? Artık blog yazma vaktiydi.
Bu süreçte Gamga neler yaptı?

Planlanmayan bayram indirimi alışverişi :) (Alışveriş #4)

Kısslarrr... Biliyorsunuz ki yaklaşan bayram ile bütün kozmetik marketler mükemmel indirimlere girişti. Ben de arkadaşlarımla buluşmak için bir avm de bulunuyordum ki şöyle bir dolanayım bir şey almasamda dedim. Tabii ki bir şey almadan duramadım. İndirimin gözlerimi kamaştırmasıyla birkaç parça almış bulundum.

Öncelikle gratise uğradım ve sadece wet n wild olmak üzere iki ruj bir kapatıcı aldım. Wet n Wild'da %40 indirim vardı.

1 Temmuz 2016 Cuma

Bir aylık biriken alışveriş, blog yazma ve boş kalma özlemi :) (Alışveriş #3)

Alkışları buraya alalım lütfen! Bir ay sonra blog yazmak için buradayım :)

Çok çok özledim cidden. Hele bu bir ay finaller ve bütlerle geçtiği için iki hatta üç katı özledim.

Gelelim bugüne. Bloga ne yazsam diye düşünürken biriken alışveriş yazısı geldi aklıma. Gün ışığını bir tık kaçırarak çektim resimlerimi ama olsun.

Makyajla ilgilenen herkes son zamanlarda nedenini anlayamadığım şekilde xp cosmetics ürünlerinin popülerleştiğini farketmiştir. Ürün inceleme yazıları ve videoları olsun, makyaj uygulama videolarında kullanımları olsun bende merak ettim ufak bir xp cosmetics alışverişi yaptım. Japon pazarları tarzı yerlerde satılıyor genelde ama tüm ürün yelpazesi 'xpshopping' instagram hesabından satın alınabiliyor. Bu ürünler Türkiye'de satışı olmayan LA Girl Cosmetic ile aynı fabrikada üretiliyormuş ve dış tasarımları da tamamen aynı. İçerik olarak da diğer makyaj ürünlerinden çok da farklı bir şey görmediğimden denemekte bir sakınca görmedim.

29 Mayıs 2016 Pazar

Milyon yılın en iyi buluşu, Puzzle Alarm!!!

Siz de benim gibi asla uyanamayanlardan mısınız? Alarm sesini ne kadar yüksek ve tiz ayarlarsanız ayarlayın duymuyor musunuz? Diğer insanlar gibi ne zaman isterseniz uyanmak mı istiyorsunuz? Artık her yere geç kalmaktan veyahut geç kalktığınız için 5 dakikada hazırlanmak zorunda olmaktan bıktınız mı?

ŞİMDİ SİZE BÜTÜN BU ŞİKAYETLERİNİZİ BİTİRECEK BİR UYGULAMAYI ANLATACAĞIM!

İlk olarak bu bir reklam değil. Benim bütün bu çileme son verdiği için hiçbir çıkarım olmamasına rağmen hem bir avuç okuyucumuz hem de Gamga, n ve blogu bilen tek arkadaşım Musta faydalansın diye yazmak istedim. (Musta, okuyorsan selamlar!!!) Çünkü bana bu uygulamayı kimse söylemedi ben tesadüfen keşfettim!

Ömrüm boyunca (abartmıyorum, hatırlamasam da bebekliğim de buna dahilmiş) uykuyu çok çok çok sevdim. Şöyle ki şu an hayatımda tanıdığım tüm insanların %70inden hayır hayır 75inden daha çok uykuyu severim. Bıraksalar günlerce uyurum. (Bir kere bıraktılar ve 36 saat uyumuşum. Dünya 2 gün sonrasına geçmişti. Resmen hayatımdan 2 gün kaybettim. Zaman yolculuğu da yapmış olabilirim gerçi hala bu şıkkı değerlendiriyorum bir de böyle düşünün.)

27 Mayıs 2016 Cuma

İyiki doğdum, gördün mü bak 23 oldum!

Evet bugün Öz doğdu...

Öncelikle doğum günüme nasıl başladığımı anlatayım. Cuma karganın bile kahvaltısını yapmadığı saate sınav koyan hoca yüzünden sıfır uykuyla sınava girdim. Telefonumu kaybettim. Telefonumu buldum. Ödev teslim ettim. Kütüphaneye kitap teslim ettim. Eve geldim. Evde hiç yemek yoktu bir paket çekirdekle karnımı doyurmaya çalıştım. Milyon tane kahve içtim. Liseden bir arkadaşımla 5756898 saat telefonda konuştum. Ve en sonunda uyudum. Uyanıp yatakta mızıklanırken bir telefon trafiği başladı. İlk başta korktum noluyo lan dedim. Sonra mesajlara bakınca anladım ki saat 12'yi geçmiş doğum günüm başlamış. Yani o kadar doğum günümmüş gibi hissetmiyorum ki bir garipsedim :D

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Gönlümün yeni efendisi CHAI :)

Hi guyssss....

Bugün çok denişik bir yazı ile karşınızdayım. Son bir haftadır içim ödevlerle çürüdüğü ve çürümeye devam ettiği için blog yazarak neşe bulayım azıcık dedim. Ve son zamanlarda elimden düşürmediğim yeni keşfim aklıma geldi. Değişik yazılar da yazmak istediğim için kararımı verdim ve karşınızdayım.

Bu yazının başrolüüüüüüüü........ dıdıdıdımdıdıdıdım............

Doğuş'un yeni çıkardığı mistik çay serisinden CHAI!!!

13 Mayıs 2016 Cuma

hiç merak ettiniz mi N nerelerde?? yoookk nerde!!

Merhabaaa merhabaa sen eşek ben araba şeklinde bir giriş yapsam çok mu şey olur... Ruh halimi de zerre yansıtmaz zira..

N teslime hazırlanamıyor. N'in başarısızlıktan YİNE nefes kesiliyor. Evde tek başına 2348265'i çekerken ek iş olarak yaptığım diyeti bi' kenara bırakıp ne bulduysam çılgınlar gibi yedim arkadaşlar. Gamgayla başlattığımız danalığa son operasyonunda 200 gr verebilmenin mutluluğuyla 3457865 gr'ı tekrar almış bulunuyorum. Yak bi' sigara dostum.

Nedir bu teslim?

İç mimarların, mimarların korkulu rüyası.
Uykusuz gecelerin laneti.
Kararsız bir ikizler burcunun başına gelebilecek en sancılı süreç: tasarım çıkmazı
Akabinde jüriyi getiren bittiğinde de asla bir rahatlamaya kavuşturmayan mimarlık itemi.

Bu dönem hocamdan mütevellit çok bir arsızım. Pişmanlık kapımda, direniyorum! Canım hocam "eöuff ofis miiiğ çok sıkıcı yeaaağğğ" "ben bi kere bi hangover olmuşum off efsane" şeklinde bi' insan olduğu için ben de bir anda "bi' uyumuşum oooohh" moduna girdim tabi..
Ta ki bu haftaya kadar.
Hocacığım her ne kadar kritik vermese de gerçekler ortadaydı. Ben de aldım elime bilgisayarımı açtım 3d max'imi buraya bi' box çizelimle başladım serüvenime. Henüz medineye varamasam da bu yolda ölmeyi yeğlerim.


Peki bu yaşananlar ve yaşayacaklarım benden neler götürdü?


Arkadaşlar, öncelikle Öz'ü kaybettim. Kendisi beni hayatından çıkardığını yazılı olarak iletti bana. üstelik şimdiye kadarki tüm reddetmelerinden farklı olarak sırnaşmalarıma yenik düşmedi. Tabi benim de pek mecalim yoktu. Gönlünü alacağım günlere az kaldı!

Daha sonra yarım yamalak, şöyle böyle, yuvarlanıp giden spor hayatım sekteye uğradı. Macfit'in de çok umrundaydım! Tecrübelerimden bir başka yazımda bahsetmek isterim- kim bilir kaç yıl sonra-

Yazı demişken; günlük bile yazamaz haldeyim.( evet blogda sessizliğimi korurken arada eski usul defterimle kalemimle vakit geçiririm.)

Yine bi' şekilde projemden hem bahsetmemiş hem de bahsetmiş olduysam çilelerime geri dönmek isterim.

ps: arka planda surrvivor açıkken hardcore çizim yapılıyor. Acun ATAKAN ATAMADIIĞĞĞ diye bağırırken Nagihan KORKSAK SÖRVAYVIRA GELMEZDİK diye racon keserken kendii nefesini tutmuş modelleme yaparken buluyorsun. Tavsiyemdir.


xoxo N


itiraf: Öz'e özenip alışveriş deneyim vs. yazısı yazmak istedim biraz önce. Sonra neyi yazıcam ulan h&m' den 10 tl'ye tişört aldım onu mu yazayım dedim kendimi biraz ezdim müsadenizle. Ha tuzlu su spreyi de aldım h&m'den ama henüz deneyimlerimi aktaracak kadar kullanmadım belki bir gün ben de yazabilirim hı?

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Ötekiler Arasında * Among Others - Jo Walton (GAMGA)

Merhabalar efendim. Şaşırtıcı şekilde boş vaktimin olduğu bu günde birkaç gün önce okuduğum ve internette kendisine yakışır yorumlar yapılmadığını fark ettiğim bir kitap hakkında konuşma kararı aldım.


Öncelikle kendimi yetkin bir fantastik okuyucusu olarak gördüğümü belirtmek isterim. Fantastik derken bu yeni nesil fantezi ile fantastiğin birbirine karıştığı trashy edebiyat eserlerinden bahsetmiyorum. Efendim biz Zaman Çarkı ( The Wheel Of Time) serisiyle büyüdük. Tolkien soluduk Le Guin verdik. Elric of Melnibone'u Türkiye'de bulma başarısını gösterip bir solukta okuduk.

Neyse bu listeyi daha fazla uzatmayacağım. Fantastik okuduğum kadar olmasa da bilim kurgu alanında da Star Wars/Trek v.s tarzı seriler sağolsun ondan ona ondan ona derken az buz seri okumadım. O yüzden fantastik ve bilim kurgu edebiyatına adeta bir methiye olan bu kitabı hakkıyla değerlendirebileceğimi umuyorum.

Kitap hakkında yazılanlara baktığımda öncelikle gördüğüm şey herhangi bir aksiyon olmayışında yakınılması. Oysaki kitabın sağını solunu döndürüyorum bakıyorum, bize böyle bir söz veren olmamış. Sanırım en iyi fantastik ödülünü alması kafaları karıştırmış.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

High End Crush - Mini Dizi

Neşeli bir sabahtan merhaba hepinize :)

Dün gece eğleneyim diye başlayıp hemencecik bitirdiğim diziyi yazacağım için çok mutluyum. Her ne kadar mini dizi olsa da beni çok uğraştırdı. Gerçi burada yazacağım ilk dizi yazısı olduğundan bende biraz özendim onun da etkisi var. Dizi çok mini çünkü kendisi yaklaşık 13 dakika süren 20 bölümden oluşuyor. Bu da (bir matematikçi gözüyle bakarsak) 2 film izlemeye tekabül ettiğinden çok çabuk bitti anlayacağınız.

Baş rolde Jung Il Woo olduğu için başlamıştım tamamen. Jung Il Woo bir eğlence şirketi başkanı olarak çıkıyor karşımıza. Bir gün ormanda teknolojiden ve 21. yüzyıldan uzak bir kızla yolları kesişiyor ve kızı şirkete almak için uğraşmaya başlıyor. Diziye romantik komedi denmiş ama komedi yanı çok daha ağır basıyor :D

Jung Il Woo sırf mimikleri için bile izlenir. Hele ki aşık olunca ohh miss. Ben daha önce Flower Boy Ramyun Shop dizisinde izleyip çok beğenmiştim. 20 (aslında 2) bölüm boyunca bu mimikleriyle ödüllendiriyor bizi. 

8 Mayıs 2016 Pazar

Beğenmediğim Kozmetik Ürünleri

Herkese merhabaaaa...
Yazacak o kadar çok şey birikmiş ki ne yazsam diye düşünmem bayaaa uzun sürdü. Seçmem zor oldu olmasına da en son beni rahatlatacağını, içimdeki nefreti bir nebze olsun boşaltacağını düşünerek beğenmediklerim yazısı yazmaya karar verdim. Beğenmediğim ürünlerin hepsi testerına bakılmadan alınmıştır. Genelde o an tester bulamazsam veya internetten aldıysam mecburen denemeden alıyorum. Memnun kaldıklarım kadar kalmadıklarım da oluyor. İşte bu yazı memnun kalmadıklarımı içeriyor.

-Wet n Wild CoverAll Concealer paleti (16 TL)
-Wet n Wild coloricon göz kalemi E657 Deep Blue (İndirimden 3 TL)
-Flormar Satin Matte oje GS08 Skyblue (İndirimden 1 TL)
-Wet n Wild ruj E519A Hot Red (İndirimden 5 TL)
-Wet n Wild ruj E547B Breeze (İndirimden 5 TL)
-Rimmel London Lasting Finish by Kate Lipstick serisi 45 (İndirimden 10 TL)
-Flormar Color Liplacques 10 Pop into my mind (İndirimden 5 TL)
-Flormar BB Spray Mousse Foundation 06 Rose (İndirimden 5 TL)

3 Mayıs 2016 Salı

Kimlik karmaşası, lanet olası bitmeyen üniversite, aile sorunsalı...

Evet blogdaşlarımmm...
Uzun zamandır ilk defa bir alışveriş yazısıyla karşınızda değilim. Bu sefer biraz içimi döküp rahatlamam lazım.

Bitmeyen bir üniversite hayatım olsa da biten bir şehir dışı hayatım olduğundan yavaş yavaş eve dönme provaları yapmam gerektiğini hissettim ve soluğu ailemin evinde aldım. Tüm neşemle girdiğim evimde her ne kadar ailemi çok sevsem de iki günde beni afakanlar bastı. Neden mi? Tabiki her konumuzun her kelimemizin ve her nefesimizin bitmeyen üniversite hayatım olmasından... Seneye ne yapacağımdan, nasıl mezun olacağımdan, gelecek planlarımdan, hangi şehirde yaşayacağımdan vs. vs. gibi konulardan başka konuşacak hiçbir şey yok bu evde. Herkesin tek ilgi odağı bu olmuş. Hatta ve hatta halamın gelininin bile beni görünce tek açmak istediği konu buymuş meğersem. Adını bile bilmediğim davetiye getiren teyzenin tek derdi benim ne zaman mezun olacağımmış....

Lise zamanında üniversiteye bir kapak atın gerisi kolay saçmalıklarına inanmayın sakın. Üniversiteyi kazanmak bir rahatlama getireceğini düşünürken sadece daha büyük ve daha ağır yükler bindiriyor omuzlarınıza. Tam üniversiteyi yalapşap okuyup kurtulacağınızı sanıyorsunuz bu sefer iş mevzusu, gelecek planlaması gibi daha büyük yükler getiriyor hayat karşımıza.  Belki bundan 3 sene sonra bakıp 'ya ne stresli günlerdi ama ne çabuk geçti' diyebilirim. Belki de demem bilmiyorum ama önemli olan bir gün bu belirsizliğin biteceğine inanmam. Bir gün o davetiye getiren teyzenin beni sıkıştıracağı okul, iş, evlilik mevzuları olmayacak. Benim de 'ununu elemiş eleğini asmış' kategorisine gireceğim gün BİR GÜN GELECEK!!!

Ailemin bile okulla ilgili söylediği en ufak bir sözde ima ve alay aradığım bu günlerden geçişim nasıl olacak bilmiyorum ama en azından inanıyorum...

Sadece bir prova bile beni bu kadar geriyorsa onca yıl ayrı yaşadıktan sonra birbirimize nasıl alışacağız hiç bilmiyorum. Hayatımın bir dönüm noktası var. 20 haziran.
Bu tarihten sonra nasıl bir hayatım olacak hiç bir fikrim yok ve korkuyorum, çok korkuyorum...
Kötü olacağını bilmeyi bile belirsizliğe tercih edenlerdenim ben. İnşallah kötü olmaz ama ne olacaksa bir an önce olsun ben belirsizlikten de beklemekten de çok sıkıldım...

Mutsuz bir Arivederçii^^ ( Öz )

İnanır mısınız bir alışveriş yazısı değil... (Gamga)

Merhabalar merhabalar. Hayatla savaşmaktan yorulduğum bir günden herkese selamlar efendim. Şu hayat bizi iki dakika oturup blog yazamayacak hale neden ve nasıl getirdi?

Tam olarak delirip kendini sokaklara atıp arkandan aslında tıp okuyomuç zekadan delirmiç yok efendime söyleyeyim sevdiğine vermemiçler delirmiç vb. çeşitli söylentiler çıkartmalık sabah.

Blogumuzdaki suskunluğum asaletimden sanılmasın. Lanet olası okulum ve lanet olası kursum ve lanet olası sorumluluklarım saolsun boş vakitlerimde artık sadece boş bir duvara bakarak umarsızca yaşlandığımız şu dünyada neyin peşindeyiz diye düşünüyorum. Yani insanın bir varilin içinde yaşayıp filozof olası gelmiyor değil.(bkz. Diyojen)

İnsan büyüdükçe yavaş yavaş ulan büyüyor muyum deliriyor muyum diye düşünüyor. Farkındalık çok kötü bir şey arkadaşlar. Yüce rabbim bizi her şeyden habersiz olduğumuz o prensesimsi yaşlarımıza geri gönderse ne olur. Tek istediğim ikinci bir şans, ben o yılların kıymetini bilemedim.


30 Nisan 2016 Cumartesi

Flormar İnternet Alışverişi (Alışveriş #2)

Öncelikle şunu bir belirteyim. Bu kız neden bu kadar çok alışveriş yapıyor demeyin. Bu eski bir alışveriş ve sadece (bir ürün dışında) flormar internet sitesinin outlet kategorisinden yapılmış bir alışveriş :) Bu yüzden oldukça uygun fiyatlı.

Evet öncelikle üzerinde çok konuşmak istemediğim sağ üst köşedeki köpük fondötenden bahsedeyim. Bendeki 06 Rose rengi. Malesef outlette olmasından dolayı aldığım ama hiç memnun kalmadığım bir ürün oldu. Neden sevmediğimi anlatmayacağım çünkü yakında beğenmediklerim temalı bir yazı gelecek. Bu da orada bahsedeceklerimden. Fiyatı outlette 5 TL idi. 
Bu alışverişin içinde aslında bir pudra ve bir sürü parlak ve kırılan ojeler de vardı. Pudrayı yapısını beğensem de rengi benim cilt tonuma uymadığı için ojeleri de bir türlü sevemediğim ve kendime yakıştıramadığım için hediye ettim.

29 Nisan 2016 Cuma

Uykusuz Geceler

Uzun bir aradan sonra ( bana göre uzun) hepinize merhabaaaaaa!!!

(Resim odamın camından dün gece baş ağrısıyla çekilmiştir.)

Nasılsınız millet, neler yapıyorsunuz? Sizde bizim gibi hayatta kalmaya çalışanlardan mısınız? Biz hayatımızın en güzel yaşlarında, en berbat yaşlarda totoşumuz rahat etsin diye didinmeye devam ediyoruz.

Gelelim bu yazı ne hakkında? Aslında yazacak bir kaç konu vardı kenarda ama dün gece hayatımın en berbat geceleri top10 listeme girince boş geçmeyeyim, hem zorunlu okuyucularım Gamga ve N benim için üzülüp vicdan azabı çeksinler hem de elimizdeki bir avuç okuyucuya derdimi anlatayım içimi dökeyim diye bu geceyi yazmaya karar verdim.

18 Nisan 2016 Pazartesi

Uygun Fiyatlı Maskara Karşılaştırması


Evet blogdaşlarım. Aile ziyaretimden (olmayan ailemi ziyaret ettim kendileri evde olmadıkları için boş eve gittim de denebilir.) sonunda döndüm. E madem döndüm bir blog yazısıyla bunu taçlandırayım dedim ve geçtim klavyemin başına. Ne yazsam ne yazsam diye aranırken kenarda yazılmayı bekleyen fotoğraflara bakınca bir maskara karşılaştırması yapayım dedim. Burda şu an kullanmakta olduğum ve bir kısmını uzun süredir kullandığım maskaraları görüyorsunuz. Sağ baştan sayarsak en sonda logosu silinmiş Note markasının Long Lash maskarasını görüyorsunuz. Hemen yanında Loreal Paris'in False Lash Wings maskarası var. Onun yanında Essence / I Love Extreme volume mascara, en sonda ise Pastel'in Express volume and length maskaraları bulunuyor. Şimdi madde madde inceleyelim artılarını - eksilerini.

15 Nisan 2016 Cuma

Poligon deneyimi, içimdeki keskin nişancı ve börek yapmamla sonuçlanan amazonluk maceralarım...

Evet sevgili dostlarım çocukluğumdan beri ataride ördek vurma, boncuklu tabancayla balon vurma, beyzbol sopasıyla voleybol oynama ve son olarak tüm raketli sporları aktif olarak yapmalarımdan anladığımız üzere atmayı ve vurmayı seviyorum. Abimin mesleğinden ötürü sahip olduğu silaha sinsi sinsi yaklaşmalarım ise daha yakın zamanlara tekabül ediyor. Daha önce açık havada yaptığım tek bir atıştan sonra bunca yıllık abimi ABİPOLİGONAGİDELİMMİABİŞİMDİGİDELİMMİABİPOLİGONAGİDELİMDEMİŞTİNABİGİDELİMMİHADİŞİMDİMİGİDELİMMİ diye düzenli darlamalarımla kendimden bezdirmeyi başardım.

Şaka şaka... Tontirişkom beni çok sever. Kendisinde uzun süre erkek kardeş düşkünlüğü ve asla elde edemeyişinden ötürü düzenli hazan ve hüsran döngüsü bulunmaktaydı. Fakat zaman içinde bir kız kardeşin (bizim durumumuzda 2) dünyanın en eğlenceli şeyi olduğunu fark ederek bu yanlışından döndü. Dolayısıyla benim bu tarz isteklerime aynı coşkuyla cevap verir hatta hızını alamayıp beni daha da körükler.

Neyse sonuç olarak bugün yine konu nasıl geldiyse geldi bilemiyorum yemek masasında AĞBİİİPOLİGOOOOM diye çemkirirken kalk kız gidelim demesiyle kendimizi dişlerimizi fırçalamış üstümüzü başımızı giyinmiş halde kapının önünde bulduk. Gittiğimiz atış poligonunun evimize 5 dakika uzaklıkta olmasından mütevellit heyecanımızı yitirmeden hedefimize ulaştıııık.



Ev ziyareti, yılların dostluğu^^

Evet blogdaşlarım doğru duydunuz... Benim gamga ve N'den başka arkadaşlarım da var. Her ne kadar balayı çifti ruh eşim gamga olsa da bir de liseden ikizim var. Şimdi size ikiz kimdir onu anlatıcam. Kendisi benim aklımdan geçeni benden önce tahmin edip bana cevap veren, lisede ranzamı paylaştığım, paraları birleştirip 4 tl ile bir hafta geçindiğim ezeli ve ebedi dostum Fn. Evet bu kadar yakınız ama 8537386 yılda bir kez görüştüğümüzden  vaktimizi bir avmde çarçur etmeyelim diyerek pijama partisi yapmaya karar verdik. Evet verdik ama mübarek kendisi fizanda oturduğu için

11 Nisan 2016 Pazartesi

Do It Yourself'cimiz Öz Tanıtıyor 2 / Hint Kınası Dövmesi

Nihahahahaha... Sonunda amacıma ulaştım. Fikir belirleme, harekete geçme, malzeme temini, Gamga ve N'i bekleme derken sonunda hevesim kursağımda kalmadan bu işin de üstesinden geldim kızçelerimmmm :) Tam bir diy insanı olarak uzun zamandır hint kınası dövmelerinin sapığıydım. Değişik değişik yeni yeni bir sürü dövme yapmalıyım diye kafamda kurup duruyordum. Sınavların bitmesini bahane ederek malzemelerimi tamamlayıp koşa koşa kendimi N'in kucağına attım. (Fesat düşünmeyelim N taş-kağıt-makas ekibinin kağıdı olduğundan eli kalem tutan ve çizimi iyi olan tek arkadaşımız.) Hemen desen bakmaya başladık. Şunu anladım dostlarım dövme işinde en zor olan şey desen seçmekmiş. Ben üzerimde 15 gün kalacak şey için hayvan gibi kafa patlatırken insanlar nasıl oluyor da çat diye ömür boyu üzerlerinde kalıcak dövmeler yaptırıyorlar anlayamıyorum. Neyse desenimizi seçtik ve N çizmeye başladı. Anlatmaya başlasak iyi olacak öncelikle malzemeler...

9 Nisan 2016 Cumartesi

Alışverişşş!!! (Alışveriş #1)

Duyduk duymadık kalmasın. Tüm makyaj severler koşsun. Alışveriş yazısı geliyorrrr!!!

***Bu sefer uyarılarımı yazıdan önce yazacağım. Öncelikle bu alışveriş tek seferde yapılmış bir alışveriş değil. Kadınlar günü indiriminden başlayarak bir ay içinde yapılmış bir alışveriş. Hepsini bir yazıda çıkarayım dedim. İkinci olarak da (bu uyarı gamganın içi rahat etsin diye) burada bahsettiğim her ürün bolca kimyasal içeriyor. Lütfen küçük yaştakiler kullanmasın ve büyükler de kimyasal içerdiğini bilerek kullansın.

Evett en sevdiğim 3. şey alışveriş yapmak. Nedendir bilinmez ama kadınlar üstünde mutlu edici bir etkisi var alışverişin. Gelelim benim alışverişime...


Öncelikle yaz geldiği için delicesine bir ruj arayışındaydım. Çok şükür şu an biraz köreldi bu isteğim :) Resimdekilerin tam listesi;

Do It Yourself'cimiz Öz Tanıtıyor / Hama Boncukları

Ben hemen her hobiye burnunu sokan, ayy bunu da deneyeyim ayy şunu da deneyeyim diye diye hemen her hobiden birer parça yapan bir insanım. Hatta hem pinterestimde hem bilgisayarıma kayıtlı olan ve benim yapmamı bekleyen milyonlarca DIY var. Kısaca yaptıklarımdan bahsedersek en başta hama geliyor, onun dışında kendi bilekliklerimi yapmayı seviyorum, taş boyama ve evdeki herhangi birşeyi sürekli değerlendirme merakım var, aynı zamanda kısa süre önce ahşap boyamaya da başladım. Yani sizin anlayacağınız ortaya karışık. Bir gün evdeki boş kolilerden sehpa yaparken diğer gün anneme ahşap kutulardan mücevher kutusu yapıyorum.

Ama burada şu an hamadan bahsetmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Eğer tıklanırsa ve gamga ve N'de isterse Do It Yourself'cimiz Öz Tanıtıyor olarak bir yazı serisi başlatmak istiyorum. Hem ben daha yeni şeyler arayışına girerim hem de blogda sıkıcı hayatımdan başka yazacak şeylerim olur ^^

Evet gelelim hamaya. Hama boncukları yurt dışında oyuncak olarak satılan boncuklar aslında. (Nedenini anlayamadım çünkü ütü kullanmak gerek ve bence çocuklar için tehlikeli. Diyeceksiniz ki aileler o kısmı halledecek ama çocuk bu, ya ben izin vermediğimde yapmak ister de ütü kullanmaya kalkarsa?) Ama bizim ülkemizde daha çok bir hobi malzemesine dönüştürülmüş. Boncuklar ısıda eriyip yapıştıklarından plastikten hemen hemen her şeyi yapabiliyorsunuz.

7 Nisan 2016 Perşembe

İÇ MİMARLIK- MİMARLIK HAKKINDA

Hİ GUYSSS !
Bu kızın konuşacak başka bir şeyi yok mu durup durup İÇ MİMARLIK diye ortalığa düşüyor diyeceksiniz di mi?

 Cevap veriyorum.




Ben Gamga kadar, hele hele Öz kadar akıcı yazamam, onlar kadar okumuyorum da zaten. Olsun benim de hevesim var... Neyse düşük cümlelerimin, kopuk anlatımlarımın sorumluluğunu almadan başlıyorum..

Geçenlerde bir başına geleceklerden habersiz minik bir kardeşimiz üniversitemin nadide facebook paylaşım sayfasına bölüm hakkında bilgi almak için yazmış. Demiş "Efendiler, ben mimar olmak istiyorum! iş durumu nasıldır, maaşı nasıldır, tavsiye eder misiniz?" falanlar.. Minik kardeşimiz bir kaç da yazım hatası yapmış, heyecandan olsa gerek.- nşa'da bağlaç olan de ayrı yazılır hadsiz diye çemkirmeyi görev bilirdim ancak benden önce davrananlar olunca bende ters etki yaptı yumuşadım- neyse efendim bu arkadaşımıza
"önce Türkçe'yi doğru kullan doğru kullan da gel" diyenler mi dersiniz,
"şimdiden maaşın derdine mi düştün hele bi kazan!" diyenler mi dersiniz çocuğu bi' güzel haşlamış 24-25 yaşlarındaki abileri-ablaları. Ben de o muhabbete dahil olmamayım da belki bi' okuyan olur umuduyla günlükvari bloğumuzda bu konudan bahsedeyim dedim.

İçimdeki iflah olmaz fangirl ^^

Fanfiction hakkında yazılar yazmak istiyorduk ne zamandır Gamga ile. Lakin kendisi beni beklemeden başladığı için bana açtığı yolu takip etmek kaldı :D Gamga fanfiction hayatına nasıl başladığını yazınca içim gitti 'bende yazmalıyımmmm' dedim. Evet kardeşlerim, bende o bataktayım...

Çok şükür ki ben gamga gibi erken yaşlarda düşmedim o batağa. Bir ara kore dizilerine çok sardığım bir zaman dilimindeydim ve o bataktan çıkmak istiyordum. Ve ne derler bilirsiniz. Çivi çiviyi söker. Dizi batağından kendimi zorla çıkarıp daha üstümü temizleyemeden fanfiction batağına battım.
2. sınıfta dizi batağının en doruklarındayken inernette geziniyordum. Diziler artık tükenmişti ve izleyecek bir şey bulamıyordum. Anlayacağınız bir yoksunluk krizindeydim. İzleyecek bir şey bulmak için blog blog geziyordum ki bir yerde fanfiction kelimesine rastladım. Allah allah neydi bir yerden duymuştum diye düşünüyordum. Sonra aklıma geldi Heh dedim 'kore fanları sevdikleri ünlüler ve idol grupları üzerine hikaye yazıyorlar onlara deniyordu'.  Bende bakmak birkaç hikaye okumak istedim.Ve evet kardeşlerim bir anda fanfictionın sadece koreyle alakası olmadığını hemen hemen herşey hakkında fanfiction yazılabileceğini farkettim. OO MAY GADD!!! NELER GÖRÜYORDUM!!! BU HAYATTA BİTTİĞİNE BELKİ DE EN ÇOK ÜZÜLECEĞİM SERİ HARRY POTTER!!!

İlk ben de fanfiction harry potter diye aratınca en başta çıkan awakencordy nin sahibeliğini yaptığı eski verankton.merkez-masa sı ile başladım. Duramadım. Hızımı alamadım. Sitedeki tüm hp ff'larını okumuştum. Açtım. Asla duramıyordum. VE ONU KEŞFETTİM!

Matematik nedir? Nerelerde bulunur?

Eyy blog aleminin tatlış insanları...
Eyy bizi okuyan bir avuç insan...

Şuan saat 16.15. Birdeki sınavdan çıkıp koşa koşa eve geldim ve attım kendimi bilgisayarın başına. Tabi atmadan önce günün açlığıyla hayvan gibi yemek yedim.


 Tam uzanmış kısmetse olur adlı diziyi izliyordum ki o da ne? Balayı çiftinin diğer yarısı, ruh eşim gamga, bana aşk dolu mesajlar yazıyor. Hemen cevap verdim ve kendisine 19.00 da buluşma sözü verdim.

Ondan önce de bugün iyi geçen sınavımın şerefine blog yazayım ne yazayım diye düşünüyordum. Hazır bir sınavı yeni atlatmışken bölümüm hakkında yazmaya karar vermiştim. Tesadüfe bakın ki N de iç mimarlık yazısıyla sizi darlayacakmış, yakında gelir diye düşünüyorum.

Evet ben bölüm okuyorum. Dilleri olsa da fen edebiyat koridorları 5 senelik çilemi anlatsa. Evet 5! Ne var? Okul uzatmak günah mı? !!

5 Nisan 2016 Salı

Dilenci değilim ben! Kopyacı hiç değilimmm !!1!1!

Nerden başlasam  bilemiyorum...

Yeni fark ettiğim bir şey var. Buraya hep kızgın / nefret dolu / sinirli / içim şişmişken yazıyorum. Bu gün de bir sinirle klavyeyi elime aldım ki ne yapıyorum ben dedim ya? Hemen kalktım önce kendime bir bitki çayı yaptım, kendimi sakinleştirmek için ufak meditasyon işine giriştim. Sonra ailemin her bir ferdini arayıp (ki çekirdek ailem 7 kişidir) tek tek sinirimi boşalttım. Sonunda hazır olduğuma karar verip klavyeyi tekrar aldım elime...

O yüzden ben kopyacı değilim adlı yazacağım yazıya miniğinden bir neşe katsın diye ben dilenci değilimi de ekledim. Ben dilenci değilimin kafalarcokkarisik ekibinde bir hikayesi var. Gamga'nın bir arkadaşıydı sanırım yeni taşındıkları apartmana yazı asıyorlar. 'Daire bilmemkaça yeni taşındık. Öğrenciyiz. Halı kilim vs. fazlalıklarınızı alabiliriz.' tarzında bir yazı... e bir iki bir iki derken teyzeler kapının önüne salça, ekmek vs gibi şeyler bırakmaya başlayınca bu arkadaş gamgayı arayıp dilenci değilim ben diye şakayla karışık isyan ediyor.  Gamga bunu anlattığında bende acıkmış usul usul N'e yol yapıyordum ne var evde diye. Sonra bir an bana acıdıklarını fark edip dilenci değilim ben diye haykırmıştım. Olayın özü hemen hemen böyle arkadaşın hikayesinde bir sıkıntı varsa gamga yorumda düzeltir. (evet kendi blogumuza yorum yazıyoruz. EVET.. KİME NEEE?)

Neyse gelelim benim hikayeme. Gamgalardaki rüya gibi internetli iki günden sonra çalışma kampına dönmüştüm ve NE FARK ETTİM?? İNTERNET PAKETİM BİTMİŞTİİİ!!!!

4 Nisan 2016 Pazartesi

Fanfiction, Harry Potter ve profesyonel fangirllük üzerine

Kafalarcokkarisik ekibinin Gamga ve Öz’ü olarak fanfiction hakkında söyleyecek çok şeyimiz var. Ancak bu yazıyı ben GAMGA, tek başıma ele alıyorum.
Fanfiction dendiğinde yere çömelip hırıltılı bir sesle “kardeş ben bu batağa çok küçük yaşta düştüm” demek istiyorum. Zira henüz körpe bir yavruyken kaderin ağları etrafımı sardı. 90larda doğmuş her sağlıklı birey gibi ben de Harry Potter’ı okuyup bitirdikten sonra GIMME MORE GIMME MORE havasına girdim. O zamanlar yakın bir arkadaşım (ben ona drug dealer diyeceğim T.T) benim çilelerime bir son vermek amaçlı bak cınım böyle böyle fanfiction diye bir şey var ben okuyorum diyerek bana bir link attı.
Peki o link neyin linkiydi?.....
Du dum
Du dumm
Du duuuuuuum

1 Nisan 2016 Cuma

Neden sinirliyiz???

Bugün ayrı ayrı uyandığımız bir günü birlikte kapatmak üzere toplandık. Lakin genelde dışarıya karşı olmasa da kendi aralarında neşeli olan kafalarcokkarisik ekibinde bir gariplik vardı. ELF GÖZLERİMİZ NELER GÖRÜYORDU???!!!

Dışarıdaki 20 derece havaya rağmen herkes üzerinde yağmur bulutlarıyla uyanmıştı. Öz'ün buna haklı sebepleri varken (haklı sebepler için buraya tık tık) N ve Gamga'ya da neler oluyordu? Onlar kim köpekti ki bu güzel havada böyle moralsizlerdi. Günün ilerleyen saatlerinde Öz  tek başına sinirlenmekten sıkılarak kendine eşlikçi bulmak üzere Gamga'ya başvurdu.Hayatındaki kan bağı olmadan sevebileceği sadece onlar vardı. Sonuçta bir şeye ekip olarak sinirlenmek varken neden tek başına sinirlensindi? Topladı bavulunu ve camdan atlayarak Gamga ve N'e kaçtı. Şaka şaka... 7. katta oturduğu için camdan atlamak yemedi ve edebiyle asansöre bindi. Sinirden yürümeyi unutup saçma bir hızla koşarak Gamga'lara geldi. Yaklaşık bir buçuk saat süreyle nefretiyle kızları boğduktan sonra normal sinir katsayılarına ulaşmışlardı. Yani uçan kuşa sinirlenmek yerine sadece insanlardan nefret ediyorlardı. Daha sonrasında N iş arkadaşlarına (bize olduğuna inandırmaya çalışsa da) muffin yapmaya karar verdi. Ve Gamga ve Öz ders çalışmaya çalışırken kendini onların annesi sanarak onlara yemek yaptı, çay ve kahve servis etti. N böyleydi. Yapısında vardı.. Annelik genini bol bol barındıran DNAsında el lezzeti cimri kalmıştı.. Kabarık olması gereken muffin kalınlığı 2 mm idi. (Neyse yenir diyelim geçelim.)

Öz ve Gamga sinsice N'in yatmasını bekliyordu. O yatınca balayı çifti olarak blog yazacaklardı. Ama N yarın işe gidecek olmasına rağmen ısrarla oturuyordu. N'den kaçış olmayacağını anlayan Öz blog yazısına başlamaya karar verdi. Ama N olunca olayın tüm büyüsü bozuldu. Video çekerken arkada sürekli çekirdek çitlemesiyle olsun, sürekli 'aaa saat kaç olmuş' diyip yatmamasıyla olsun sadece ortam bozmaya yarayan N bunları yaptığı gibi yazı için hiçbir katkıda da bulunmuyordu. İşte N'in türü böyle böyle besin zincirinden kayboluyordu.

31 Mart 2016 Perşembe

Hi darlin'

Hi darlin'
Gecenin bir vakti, sabah dersi olan bir içmimar adayı olarak size boynumun borcu anlatacaklarım var.

İç mimarlık hakkında pektabiii....

Henüz siz bilmiyorsunuz ama beraber akbil sırası beklediğim insanlarla bile paylaştığım bilgi olan okul hikayemi paylaşmak istiyorum sizinle 😄
Yaşıtlarım mesleğinde 2.yıllarındayken ben neden hala okuyorum önce biraz ondan bahsedelim isterseniz..... yanlış tercih arkadaşlar.... bakın, tam da lys- tercih zamanıyken ne istediğinize, kalan hayatınızı ne şekilde geçirmek istediğinize karar verin. 10 yıl sonra kendinizi nerde görmek istiyorsunuz goygoyu var ya hani heh işte o aşırı doğru. Önce ona bi karar verin.
Sonra çalışın. Elinizden geleni yapın ama! Bu bilgiler benim ne işime yarayacak demeyin Trivia Crackte hepsi çıkıyor çatır çatır çözersiniz havanız olur 😂😂😂 neyse! İstediğiniz mesleğe karar verdiniz, hayvan gibi çalıştınız (bknz. 2016 ygs birincimiz),

sırada
''hangi şehir???'' var. Bu konuda söyleyebileceğim bir şey varsa o da ASSSLA sevgilinizle aynı şehri yazma salaklığına düşmeyin. Hepsi ayrılıyor. Gerçi uzak ilişki de zor ayrılsan haberin olmuyor sanırım ilişki yolda zaman aşımına uğruyor😂

Lanet gün, peşimi bırakmayan arkadaşlar, eve asla dönememem, MNG Kargo sorunsalı!

Yine çıldırarak evim olmayan bir yerden gizli sinirimin tavan yaptığı ve  artık gizli olmama halinde bulunduğu lanet bir günden merhaba...

***Buraya hayvan gibi bir yazı yazmıştım ama arkadaşım kendi resimlerini beğenmek için telefonumu gasp edince ne yaptıysa hepsi gitmiş. Sinirimin sonlarındayım!!!

Baştan yazıcam mecbur.

Bildiğiniz üzere son 4 gündür internetsiz bir öğrenci evinde çalışma kampındaydım. Bugün evime döneceğim gün olacağı için yatakta güler yüzle güne başladım. Sonra çevreme bir baktım ki kimse kalmamış! Herkes okuluna, notuna, kütüphanesine gitmiş. Bir an gözümün saate takılmasıyla yataktan fırlamam bir oldu. GEÇ KALACAKTIM! Ve bugün halletmem gereken milyon tane işim vardı. Neyse efenim öyle bir hızla çıkıp okula kanat takıp gittim ki erken bile vardım. Daha sonra ezeli ve ebedi bro kategorimin sahibi, lisede tahta sıra ortağım olan şahsiyetle buluşup bir kahvaltı yaptım. Arkadaşlarımın not getirmesini beklerken vaktimi değerlendirdim kendimce. 10 dk diyen arkadaşlarım bir süre sonra 15 dk dediler ve 20 dk sonra geldiler.

Bu noktada sinir katsayım bir tık arttı zaten... Neyse sakinim diyerek kendimi sakinleştirdim.

30 Mart 2016 Çarşamba

Frida'ya neden düşmanım?

Bu yazıma başlamadan önce belirtmek isterim ki zaman zaman kendime bir düşman belirler kafayı ona takarım. Geçtiğimiz yıllarda da kendime hedef olarak Fridoşu seçmiştim.

Bilen bilir annem çok sanatsal bir minnoştur. Müziğe,resime, görsel ve el sanatlarına olan hunharca yeteneğinin genlerini bana zırnık koklatmamış.

Ama olsun. Ben de çok iyi bir dinleyici ve bakıcıyımdır(mhahahah). Ne demek istediğimi şöyle açıklayayım. Güzel şeyleri dinlemeyi ve sanat eserlerini takdir etmeyi çok severim. Bu konuda profesyonelim. N ile olan bir vapur maceramızda değişik bir amcanın dadanıp inatla benim müziğe yeteneğim olduğunu iddaa etmesi sonucu ona evet profesyonel dinleyiciyim diye haykırıp onda kısa süreli bilinç kaybına sebebiyet vermişliğim oldu, olmadı değil.

Konumuza dönersek sanatsal minnoşko annem ressamların hayatlarını anlatan filmlere kafayı takıp hazırladığı listeyle bana dadanmıştı. Görevim ona bu filmleri indirmek daha sonrasındaysa onunla bunları izleyip haklarında fikir münakaşası yaşamaktı. İkimizinde zevk aldığı birkaç film sonrasında o acı gün gelip çattı.

Evet..... Frida'yı izlemiş bulunduk.

İlk başlarda her şey çok güzel giderken bir yandan filmi izliyor bir yandan birbirimize sevdiğimiz Frida tablolarını gösteriyorduk. Sonra sahneye Diego çıktı ve işler karıştı. Frida'nın Diego'ya olan manasız aşkı insan duygularını tam olarak anlayamayan değişik anne-kız olarak bizi çok yaralamıştı. Yaptığı fedakarlıklar ve Diego'nun arsızlıkları karşısında hiç istifini bozmaması annemle sinirlerimizi bozmaya başlamıştı. Çabucak filmi bitirip tekrar annemin görevlendirmesi üzerine internetten Frida'nın peşine düştüm. Ve EMEN TENRİM. Elf gözlerim neler görüyordu?

Öncelikle herkesin şunu bilmesini isterim ki benim aşka saygım yok. (ben aşkı hiç sevmiyorum diyen amca.jpeg)

Frida'nın çirkin kocası Diego uğruna yalayıp yuttukları henüz ergenliğini yeni yeni atlatan benim çok ağırıma gitmişti. Kadınlık gururu efendime söyleyeyim öz saygı bunların hepsi bana hiçe sayılmış gibi geliyordu.

Atarlı giderli annem ve ben Frida'nın tablolarına her ne kadar hayran olsak da yaptığımız kısa ve yetersiz araştırmadan sonra kararımızı vermiştik. Frida'ya gıcık oluyorduk.

Peki ben buralara nasıl geldim. Yaklaşık yarım saat önce kim olduğunu bilirsin sen kaffecisinin amblemi bana Frida'yı anımsattı. Bir süredir blog yazmak isteyen ben kendime hakim olamadım.

İşbu yazıda bahsi geçen tüm fikirler benim şahsıma aittir ve tüm Frida fanlarına saygılarımı sunarım (göt korkusu)

Aideu!   -Gamga

29 Mart 2016 Salı

Allah'ım Krizzzzz!!!

Evet, şuan modum tam olarak bu. Kriz geçiriyorum arkadaşlar, dostlar, kızçeler...

Hayatımın üniversite levelinde (şu an atlamış olmam gerekirken) tıkılıp kaldığımdan hakkımda yazımda da bahsetmiştim. Normal bir üniversiteliyle kıyaslarsak milletin bir hafta olan vize dönemi bende 2 hatta 3 hafta olduğundan blog yazılarını kısa bir dönem salmak zorunda kalmıştım. Şu an bu güncellemeyi interneti olmayan (ve interneti olmadığı için çalışma kampının üssü olarak kullandığımız) bir öğrenci evinden yazıyorum.

Size bu yazıda anlatacak hiçbir şeyim yok. Neden yok? Çünkü lanet olası vizelere çalıştığım için hayatımda bundan başka hiçbir olay yaşanmıyor.

Bugün yine Zahir hocayı sinir edebildiğim için size kısaca Zahir hocadan bahsediciğim. Zahir hoca full zekayla dolu bir prof. Ama bizi lise öğrencisi sanmasıyla meşhur. Hayır öyle sansın sıkıntı yok ama kendisi okul dönemi boyunca her hafta bizden bir ödev alıyor ve bunları vize notumuza ekliyor. Ben kah çarşamba gününden ödevimi hazır ediyorum, kah son dakika (bugün olduğu gibi) yapıp binbir maceralarla teslim ediyorum.

Zahir hocayla hikayemiz bir akşam 6 sularında başladı. Fakülteye ödev vermeye gittim ve bütün kat kapkaranlıktı. Hafif tırsarak kapısını çaldım. Girmeye çalışınca anladım ki odanın kapısı kilitliydi. Olamazdı! Ödevimi yapmışken vermeden geri dönemezdim! 'Ahh nerelere gittiniz hocammm' nidalarıyla kapıya yapışıp sürünerek kendimi yavaşta yere salmıştım ki (katın karanlık olmasına ve etrafta kimse olmamasına güvendim) arkamdan bir ses;
- kızım napıyosun sen manyak mısın? dedi.
Evet kendimi yerden kaldırıp saçma bir şekilde neden bunu yaptığımı açıklarken Zahir hocayla ilk rezilliğimi yaşamış oldum.

Bir diğeri geçen haftaydı. Yine son dakika ödev yapıp yine de tam zamanında bitirmiştim. Bizim tayfa toptan ödevi teslim etmek için koşa koşa yola koyulduk. Şans bu ya yolda kazı çalışması vardı ve otobüs gelmeyecekti. Tamı tamına 13 dakika kala otostop çekmek zorunda kaldık. 4 dk kala okuldaydık. Lanet A kapısından bizim fakülteye 3 dk da gittik ve en üst katta olmasına sövdüğüm odaya önden birini gönderdik. Bizde koşa koşa çıkıp hocayı son saniye yakaladık. Ama bir sorun vardı? Tayfanın geri kalanının ödevleri eksikti. Prensip olarak eksik ödev kabul etmeyen Zahir hoca tam bizi gönderirken ben ne kadar benim tam desem de beni dinlemediği için elindeki dosyaya alttan ödevimi sıkıştırmaya çalışıyordum ki naptığımı farketti.
-Oldu olacak pazarda beni yakalayıp elime tutuştursaydın kızım napıyorsun diye bana bir azar çekip masaya koy diyerek beni postaladı.

Gelelim bugüne... Ödevimi okulun kütüphanesinde yaptıktan sonra soluğu Zahir hocada aldım almasına da bir sorun vardı. Sayfalar zımbalanmamıştı.
'Hocaaaammm bunları zımbalayamadım ama sorun olur mu?' diye takınabildiğim en masum ses ve suratla odasına girdim. Girdim girmesine ama Zahir hoca direk kaybolursa ben sorumlu değilim tavrı takınınca masadaki zımbasına yöneldim. Kullanana kadar izin almak aklıma gelmemişti ki ordan Zahir hoca bıkkın bir sesle
-Neden her hafta ödev vermen olay oluyor kızım? Hem vaktinde hem düzgün bir ödev getirdiğini göremeyecek miyim? diye isyan etti. Ve karar verdim vizeden sonraki hafta bu zevki Zahir hocaya yaşatıcam. Belki beni geçirir kim bilir (umut fakirin ekmeği).

Evet ders çalışmadan yeterli süre geçirdim sanırım. Benim dönmem lazım ama saat çok geç ve kafam çok karışık olduğundan saçma sapan bir blog yazısı olmuş olabilir şimdiden sorry.

Gamga ve N'i özledim. Telefon konuşmaları beni kesmiyor. Vize sonrasında bol bol beraber gezip bol bol blog yazısı yazmak dileğiyle... (Öz)

28 Mart 2016 Pazartesi

Kurdelesi kopmuş ayakkabılar, ne yiyeceğini bilemeyen aç ve genç kızlar & canımıza da göz koymuş kim olduğunu bilirsin kahvecileri üzerine bir yazı

Tüm hikayeyi başlıkta anlattığımız için yazmaktan vazgeçtik....



ŞAKA ŞAKA TABİ Kİ VAZGEÇMEDİK!!

Bu yazının kalemi N. , editörüyse Gamga.
Ev arkadaşı ve bff olmalarına rağmen bir arada görmeye alışkın olmadığımız bir ikili ha??
Biz de alışkın değiliz arkadaşlar... Aynı evde yaşamamıza rağmen görüşememeyi nasıl başarmıştık? Biraz da bunun hakkında konuşalım isterseniz... Gamga uyumak için sabaha karşı saatleri tercih ederken N sabahın ilk saatlerinde evden çıkıp ev içerisinde geçirdiği her dakikayı uyumaya ayırdığı için (jüri zamanları hariç.) onların küçük tatlış evrenleri çakışıyordu. Haftasonlarını ise N işinde gücünde Gamga ise evrenin sonundaki yeni bilgilere ulaşma umuduyla yollarda harcıyordu.

Bu sabah evde karşılaştıklarında (N okula gidip gelmiş Gamga ise yeni uyanıyordu) adeta bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şenlerdi! Bunu birlikte yaptıkları kahvaltıyla taçlandırdılar, ders çalıştılar ve N'nin jürisinin yarından sonra olması şerefine kendilerini dışarı attılar.

ALLAHIM HER ŞEY ÇOK GÜZEL!!!!


Gamganın içinde olduğu her etkinlikte olduğu gibi bunun sonunda da kendilerini kim olduğunu bilirsin sen kahvecisinde buldular. Evet o bir bağımlıydı. Ama bırakacaktı. Kararlıydı...

                 


-N size jüriyi tüm detaylarıyla başka bir yazısında uzuun uzun anlatacak beklemede kalın-

Başlıktan biraz kopuğuz farkındayız. Özellikle Gamganın gönül yarası olan kurdelesi kopmuş yağmur çizmesi... Bu konu bizim için çok hassas. Tam DIY'lik bir olay ama bizim Do It Yourself'çimiz Öz olduğundan bu konu bir sezon daha ertelenmiş bulunmaktadır.

Yanlış anlaşılmasını istemeyiz. Aslında sadece aç karnımızı doyurduk ama ezik yedinci sınıf kalite hayatımız bunu Miami'e tatile gitmiş havasında yaşamamıza sebebiyet verdi. Şimdi de bu lanet olası kaffecinin kapılarını üzerimize kilitlemeye başladılar...

Düşünceler dostum onlar kurşun geçirmez.......... Bu maskenin altında....(şaka şaka)(şşihhh sakin ol -gamga)

               


Galiba artık gitme vakti. Bir sonraki yazıda buluşmak üzere..
             
          



23 Mart 2016 Çarşamba

H&M Precision Sponge / Ürün Yorumu



Evettt sonunda Öz'ün makyaj hastalığının kapılarını açıyoruz. 

Şimdi size bir makyaj süngeri tanıtacağım sanıyorsanız yanılıyorsunuz. O bir makyaj süngeri değil, o genç kızların sevgilisi, iz bırakan fırçaların ezeli ve ebedi düşmanı, tüm makyaj severlerin ellerinde olsa dahi satın almaktan geri duramadığı bir mucize!   

Makyaj yapmaya eyeliner ile üniversitenin ilk senesinde başlamış olsam da şu an cilt makyajına aşık olan bir insanım. BB krem de olsa fondöten de olsa fırçalarla uğraşma çilesinden kurtulmak adına bir buçuk sene önce süngere geçmiştim. Neden bilmiyorum ama bazı insanlar fırçada bazıları süngerde daha rahat ediyor. Ben süngercilerdenim. Neyse işte sünger arayışıma başlayıp watsons  ve gratislerde bulunabilecek süngerlerden deniyordum ve en sonunda kendi ruh eşimi bulamayıp vazgeçmiştim. Beauty Blender almama ramak kala (ki profosyonel makyaj yapmayan biri için bir süngere yaklaşık 60 TL vermek ne kadar mantıklı diye düşünmekten şişmiştim) H&M in bu tatlış süngerinin başka bir blogdaki yazısını okudum. Sonra 'bu son umudum, ne kaybederim ki' düşüncesiyle bu süngeri aldım ve şu an çevremdeki herkese aldırmak için çalışıyorum. (Balayı çifti olarak Gamga'yla el ele alışveriş yaparken Gamga için baktım  lakin kalmamıştı. Bu başıma ilk kez de gelmiyor napıyolar bu kızlar süngerleri alıp alıp yiyorlar mı anlamadım.)