Hemen söyleyeyim ben de kaptan pilot Öz gibi davete icabetten
geleyim dedim. Ancak yazdıklarımdan da anlayacaksınız ki hiç doğru zaman değil
benim için böyle bir içerikte yazı yazmak için. Fakat bir göl kadar kıpırtısız
şu blog canıma yetti bir hareket görelim diye buradayım.(kendi yazımızı
kendimiz yazar olduk.........)
Başlamadan şöyle eski yazılara bir göz attım.. N göreyim! Bu
Gamga hep hayattan nefret ediyor... Ben bu yanını biliyorum zaten ablası olarak
da, burada sanki daha farklı içerikler üretiyordu diye aklımda kalmış. Bu çocuk
şöyle; bir yazı yazmaya başlıyor ama aynı anda o kadar çok şeyin peşindeki asla
bitiremiyor ve yazamıyor. Fakat konu hayattan nefret etmekse başka. Ben size
söyleyeyim, yaşıyor bu hayatı ama canı sıkılınca geliyor sizin de içinizi darlıyor
:D
(Gamga'nın yazıları temsili bkz. alttaki gif)
N’ ye gelelim; o kadar uzun ki yazılarııııığğğğ……. Ama çok
da eğlenceli. Bu uzun yazılar N’ yi düşündüğünüzde normal, çünkü soluksuz
olarak anlatacağı o kadar çok şey var ki.. Bu yazıları okurken onu adeta
anlatırken görebiliyorum. Yine de onu daha sık yazılar yazmaya davet ediyorum.
(Temsili N bkz. aşağıdaki gif)
Ve baş yazar Öz… Sen bir kralsın… bu bloğun kralısın….
(Temsili Öz bkz. aşağıdaki gif)
Konuya dönersek
Ne okuyorum?
Bir yandan kurumsal hayatın kölesiyken bir yandan da yüksek
lisans tezi yazmaya çalıştığım için ve 2 aya kadar tezi teslim etmem gerektiği
için pek bir şey okuyamıyorum. Ne dinliyorum’ a geçmedik ama buraya bir “ Queen
- Under Pressure” yakışır. Bol
bol makale okuyorum sayılırsa. Zaten makale okuma işini de abarttım, bu hayata
dersi kaynatmaya gelmiş biri olarak ve bir inşaat mühendisi olarak son okuduğum
makale “çift taraflı defter tutmanın zihniyet kökenleri” adında bir eserdi :D
Neyse, haftada bir-iki kitap bitiren birisi iken son 2 sene bu anlamda çok boş geçti.
Bunun eksikliğini o kadar çok hissediyorum ki. Konuşarak hipnoz etme özelliğimi
bu konu besliyor çünkü. Şimdilerde ise en kısa sürede eski performansıma
dönmeyi amaçlıyorum…
Tavsiye etmek istediğim kitaplardan bir kaçını yazayım yine
de..
KOKU – Patrick SUSKIND
PRENS - Niccolo MACHIAVELLI
PUSLU KITALAR ATLASI – İhsan Oktay ANAR
Ne dinliyorum?
İşte bu liste içeriğindeki çeşitlilikle benim nasıl bir kültür
armonisi ve değişik bir insan olduğumu gösterecek. İşler çirkin bir hal
alacak………….
Eğer zaman çabuk geçsin istiyorsam ya da yaşadığım ve ya
yaşamakta olduğum, sonu istediğim gibi olmayan ya da olmayacak gibi görünen
durumların senaryosunu kafamda değiştirmek istediğimde müzik dinlerim. Sözü
veya müziği ile ben de güzel ve ya derin duygular çağrıştıran parçalar seçerim.
Bunlar benim için klasiklerdir. Aklıma gelen birkaç tanesi şöyle..
Bir numerom:
Ve diğerleri..
Mesai şarkıları - ya da düşünmek istemiyorsam..
Konsantrasyon için:
Orijinalini bulamadım – spotify da var
Sözlü müzik dinliyorsam genelde erkek sesi severim ama bu
aralar takıntım aşağıdaki ablalar ve derin şarkıları:
Ne içiyorum?
İlave şeker içermeyen her türlü içeceğin benim için gideri
var. Tek başıma kahvaltı yapacakken dahi çay demleyecek kadar kendime saygım ve
sevgim var, diyebilirim ki su ve çay en büyük aşkımdır. Fakat bu aralar filtre
kahveme hindistan cevizi yağı ve tatlandırıcı amaçlı hurma ekleyerek içmeyi
seviyorum.
Ne izliyorum?
Yerli ve yabancı TV kanallarında yayınlanmış dünya siyaseti
– dünya tarihi vb belgeseller izliyorum. Birini tavsiye etsem ötekisinin hatırı
kalır. Ne dinliyorum bölümündeki karmaşıklığın burada da olmasını istemiyorum
şu an..
Geldik yazımızın sonuna.. Ben de buradan N’ yi göreve davet
ediyorum çocuklar ve noktalıyorum.
Sevgiler,
Büyükava
Büyükavaaaa. Kralımızsın Weasley şarkısı benim için söylenmiş gibi hissettim yazıyı görünce. Seviyoruz seni. ♡♡♡ -Öz-
YanıtlaSil