16 Ocak 2017 Pazartesi

Hadi Oyun Oynayalım! Gamga ve Öz -----> Hangisini tercih edersin? challange çelloncoooo

Merhabalar dostlar. Başlık kısmında saçmalayışlarım hakkında özür dileyerek başlamak isterim. Zira kaptan plotumuz öz tarafından kınandım...................

Bu yazıda ne mi yapacağız?

İnanır mısınız biz Gamga ve Öz a.k.a Son Sınav Bükücüler; sonunda sınav dönemini kapattık.
Sonra büyükava telefonda şu bloğada bişeyler yazın artık diye küçümseyince gaza geldik.... Üstüne üstlük bir de zaten artık komik değilsiniz dedi....... Hayatımız acılar ve hayal kırıklıklarıyla doluysa bu bizim mi suçumuzdu?

Ve bu gazla tozlu blog taslakları arasından bundan yaklaşık 400 yıl önce yazmaya karar verdiğimiz Hangisini Tercih Edersin tagini çıkardık. ( O moraller düzelsin lütfennnn ).

Baştan uyarmak gerekir ki sorular orta seviyede iğrenç. Özellikle canım ablam büyükava kardeşin o küçük tatlı piremsesin değil artık. Bu yazı seni bu gerçekle yüzleştirebilir. (Şaka şaka o kadar çirkinleşmedik. Şaka.. Değil.. Şaka.....şhhhh)

O zaman kemerleri bağlayıp başlayalım çünkü saat şuan 00.53 ve Angry Bird Öz'ün uyku saatini tam olarak 53 dakika geçtik.

Shall we?

1) Sen de dahil yalnızca iki kişinin olduğu bir odada osurdun (yellendin, gaz çıkardın (bu sonuncu senin için benim kınalı yapıncak ablam) ). Sessiz ama çok kötü kokulu bir osuruk mu tercih ederdin? Kokusuz ama çok sesli bir osuruk mu???

Dan dan dannnn


ÖZ:Şimdi bizim yaptığımız belli zaten o net. Ses olmasa bile leş koku gelecek ve karşımdaki tiksinerek bana bakıcak mı bakıcak. Bir de o koku hemen de gitmeyecek en az bir beş dakika senden tiksinen bakışlara karşı durmak için savaş vermen lazım. O yüzden madem mertçe osuruyoruz ben sesli ama kokusuz tercih edeceğim. Aslında sessiz yapsam daha koku yayılmadan 'ne kokuyor be öff bu koku da ne ıyyy' diyip tiksinerek bakmak suretiyle karşımdakini töhmet altında bırakmak da aklımı çelmedi desem yalan olur. Ama yok ya en azından 'kusura bakma ya çok kola içtim yada kusura bakma dün fasülye yedim' falan gibi açıklama yaparım, kimseyi töhmet altında bırakıp günaha da girmemiş olurum bir osuruk için. Hem koltuklar deriyse koku da yok nasılsa 'koltuktan geldii yeaağ' falan diye üste bile çıkarım.(Tabi tam o an koltukta hafif hareket etmemiz lazım, unutmayalım!)

Gamga: Şimdi efendim bizim ülkemizde bu işlerde adı konulmamış yasalar vardır. Bu gibi durumlarda hiç fark etmemiş gibi yaparsın arkadaşını da kendini de zora sokmazsın. Tabi bu yasa sessiz çığlık pıtırları için. Fakat aşırı iğrenç bir kokunun öyle uzun uzadıya gitmeyişi bünyeyi çok yıpratır diye düşünüyorum. Yeterince sıkıntım var hatırt diye tek seferde sesi ile acısını çekeyim bitsin lütfen. Bir an utanırız ortalıkta cehennem sessizliği koku süresince değil de sesten sonraki o bir anda çıkar kurtuluruz. Ayrıca Allah düşmanımın başına vermesin demekten de kendimi alıkoyamıyorum. 

2) Çok önemli bir iş görüşmesinde ağzının kokmasını mı tercih ederdin yoksa düğün gününde ter kokmayı mı? (Böyle herkesi kucaklayacaksın falan bilemiyorum iyi düşün - Ünlü düşünür Öz)

Gamga: Ya bu çok çetrefilli bir soru bence. Şuan kendimi iki şıkka da aynı uzaklıkta hissediyorum. Yani hiçbiri böyle olur mu acaba diye geçmiyor aklımdan. Peki neden çünkü iki ihtimalin de gerçekleşme ihtimali bana öylesine uzak ki :D Ne iş ne de evlilik gemisi ufuklarda gözükmüyor gözükemez dostlarımmmmm. Neyse çok umursamıyor ve ağzım koksun diyorum. Belki acıyıp işe alırlar. (Yazık la kimin çocuğuysa aç demek ki)

Öz: Şimdi soruya da ek yorum yaptığım gibi düğün günümde 300-500 arası insanla kucaklaşacak, selamlaşacak, hoşgeldin diyecek, güle güle öpücüğü vermek zorunda kalacağım. Aslında işe de kıyamıyorum çünkü tamı tamına 18 senedir öğrenci olan bu bünyenin sağlam bir iş için yapamayacağı şey yok.(Mesela organ mafyaları iyi kazanıyormuş, mafyada yükselme şansım da var. Gamga'yı organ mafyasına sermaye olarak yatırıp orada kendime yer ayarlamaya çalışabilirim.) O yüzden uzun uzadıya düşündüm. Amma ve lakin bizim kalabalık bir sülale olmamızdan dolayı ömrümün sonuna kadar her yerden kokan gelin fısıltısı duymaya katlanamayacağımdan ben iş görüşmesinde ağzım koksun diyorum.


3) Hangisiyle yaşamaya katlanabilirsin? Yavaş internet ile mi? Çatlak telefon ekranıyla mı?

Öz: Ay bu soru en sinir dolu olanlardan. Çatlak telefon ekranına da yavaş internete de illet olurum. Ama mesela şunu da sormak isterim ekranım çatlakken acayip hızlı bir internetim mi olacak? Yada internetim yavaşken telefonum en son çıkan telefon mu olacak? Bu sorular cevaplanmadığından açgözlülük yapmayıp günümüz şartlarında olduğunu düşüneceğim ve dünyada en en en sinir olduğum şeylerden top5 içerisinde olduğu için yavaş interneti es geçip çatlak telefon ekranını alacağım. ( Ay o da çok sinir bozucu ama ne yapayım neeee.....)

Gamga: Ya düşününce bile insanın içi gıcıklanmıyor mu? Efff ruhum daraldı. Bu konuya dünyanın en realist yaklaşımıyla dokunmak istiyorum. Çatlak telefon ekranı ruhumuza yapışıp sonsuza dek orada olacağının imajını veriyor ve birdenbire mucizevi şekilde yok olup gitmesini ümit etmemize bile fırsat vermiyor. Ancak insan bu hiç durur mu ümit eder. Mesela o yavaş internet birden bire hızlanabilir. Neden olmasın? Olamaz mı? Olabilir. ay çuuz yu yavaş hinternet.

4) Tüm gün okulda kalmak zorunda kaldığın bir günde, sınıf doluyken altına işemeyi mi tercih edersin? Yoksa sınıfta kimse yokken altına kaka yapmayı mı? ( shit happens bro)

Gamga: Evett yeterince  ısındıysak iğrençliğin dozajını artırıyoruz minvalinde bir soruyla sizlerleyiz. Yani arkadaşlar böyle bir şey başımıza geldikten sonra yaşamanın ne anlamı var ki? Ne olacak yani yaşayacağız da? Ömrümüz boyunca bu travmayı atlatmaya mı çalışacağız? Hayatta bu kadar sevdiğimiz ne var ha bu olaydan sonra ayakta kalabilmek için. Bu soruyu düşünene selamlar. Sen nasıl bir insansın deyip kaka yapmayı seçiyorum. En azından görsel bir şov da sağlamayız insanlara üstümüz başımız ıslak şekilde. 

Öz: Bu soru beni biraz üzdü açıkçası. Yıllar yıllar evvel (Öz'den hikayeler.........) benim ilkokula başladığım hafta bir arkadaşımız, kardeşimiz, acılı yoldaşımız bunun iki şık birleştirilmiş halini yaşamış ve insan dolu sınıfta altına kakasını yapmıştı. E küçüktük anlamıyorduk. Sınıf bir anda ondan koşarak uzaklaşmıştı ve hoca hepimizi susturamayınca bahçeye göndermişti. Çok dalga geçmiştik. Hala vicdan azabı çekerim bu konudan. Ama şimdi onun da büyüyüp bu olayı gülerek anlattığını düşünürsek son bir şey diyeceğim. Kakalar bacağından löp löp düşmüştü ya çok kötüydü. Allah kimsenin başına vermesin gerçekten çocuklar çok acımasız. Neyse efendim anıları geçersek eğer bu duygusal cevaptan sonra ben kimsenin yanımda olmadığı şıkkı seçeceğim dersem kimse şaşırmaz herhalde.


5) Hangisini tercih edersin? Kulaklıkların takılı tatlış tatlış müzik dinlerken birinin düzenli olarak seninle konuşmaya çalışmasını mı? Hava ile asla uyumlu giyinememeyi mi?

Öz: Azıcık boktan osuruktan kurtulup nefes aldıran bir soru geldi sonunda. Açıkçası ben bu soruda da ikisine de kıl olurum ama kolayca cevap verdim. Çünkü ilk şık ben uyanık olduğum her saniye kulağımda kulaklık olduğundan sürekli başıma gelen bir durum ve bir nevi alıştım da. Havayla uyumlu giyenememek de insanı yataklara kadar düşürecek bir durum olduğundan ben onu almayayım ve gönül rahatlığıyla yılların alışkanlığı ilk şıkkı alayım. Tüm sülalem her zaman yaptığı gibi ben kulaklıkla müzik dinlerken SÜREKLİ AMA SÜREKLİ benimle konuşmaya çalışsın...............

Gamga: BAKIN havayla uyumlu giyinememek benim kanayan yaramdır. Dışarıda fırtına mı var ben son 15 yılda 1 kere giydiğim babetlerimi ikinci kez giyme kararı alırım o gün. Üzerime de genelde almam ama hadi kendime insaf ediyorum hafif bir hırka. Sonra bekle beni zatürre sana geliyorum. Peki o gün hava çok mu güzel peki bu benim pofidik gri boğazlı polarımı giymeme engel olacak mı -  asla. Hatalarımdan ders almayı asla öğrenemediğim için hoşgeldin sıcak saatler mide bulantıları. Arkadaşlar bu işi istisnasız yapıyorum ya. 365 günün havası ziyadesiyle aşikar olan aşırı yaz ya da aşırı kış günlerinde hayata tutunabiliyorum sadece. Mevsim geçişleri benim için bitmek bilmeyen bir kabus gibi. Bu kadar konuştuktan sonra bunu seçmem sanıyorsunuz değil mi. Yanıldınız küçük aptallar. Bu nasıl kanayan yaramsa kulaklık da benim kutsalımdır. Ailemden aldığım terbiyeden dolayı ilk üç seferde beni rahatsız eden kişinin uzuvlarına dokunmam ama 4üncü girişimde alırım sol kolunu kökünden. Seni seçiyorum Pavlov'un köpeği gibi beni eğitmiş olan havayla uyumsuz giyinme beybi.

6) Hangisini tercih edersin? Bir otobüs yolculuğunda ortalığa kusmayı mı? Hoşlandığın kişinin karşısında burnundan sümük balonu çıkmasını mı?

Gamga: Hadi buyur geri döndük kusmuğa pisliğe. Leşşşşş. Otobüs yolcuklarında bir kişinin kusmasının akabininde midesi hassas diğer bireylerin sırayla birbirinden etkilenerek kusmasıyla inanılmaz bir döngü oluşuyor. Ben de dünyanın midesi en hassas 3 insanından biri olan ünvanıma yakışırcasına böbreklerim düşene kadar bu zincirin en güçlü halkasını oluşturuyorum. Bu yüzden sümük baloncuğu seçeneğini seçiyorum. Hem böyle şeyler insanları birbirine yakınlaştırır, aralarındaki duvarları yıkar. Değil mi? Hayır mı? Peki...

Öz: Ahahahhaha diyerek başlıyorum cevabıma. Ama bu konuda da az buz net bir insanım. Ben gerçekten 23-24 yıllık hayatından bir hadi bilemedin iki kez kusmuşumdur. Tamam biraz abarttım ama azdır yani anlayın. Beni araba tutmaz, her kötü kokuda midem bulanmaz, iğrenç bir şey görsem kusacak kadar etkilenmem. Sadece ve sadece rahatsızsam midem bozuksa kusarım. Benim hakkımdaki bu bilimsel ve bir o kadar da kişisel bilgiye sahip olduğunuz için kendinizi şanslı hissediyor musunuz? :D Soruya ani bir U dönüşü yaparsak kolay kolay birinden hoşlanmadığım için kırk yıl geçmiş hoşlanmışsam kaybetmek istemem lakin beni burnumda kocaman bir sümük baloncuğuyla görmüşse 3 yılda kat edeceğim yolu 3 saniyede kat edip ilişki ihtimalinin dibine dinamit yerleştirmişim demektir. Hem bu nedenle hem de kusma faslımın kısa ve küçücük olacağını düşünerek otobüste kusmak diyorum.

 (really Öz really?)

7) Hangisini tercih edersin? Lavaboyu yalamayı mı? Klozeti öpmeyi mi?

Öz: Bu soru benim önceden bilip üzerinde düşündüğüm bir soru. Kararımı da vermiştim. Lavabo inanılmaz mikrop yuvası ve yalayarak her türlü mikrobu 'bana geliinnn bana geliiinnn' diye vücuduma almak istemiyorum. He şimdi diyeceksiniz lan sanki klozette mikrop yok mu? Var ama koşullar farklı. Ağzım kapalı şekilde klozetin kenarına minik bir buse bırakmayı tercih ediyorum o yüzden yapacak bir şey yok.

Gamga: Why ya whyyyy just whyyyyyyyy? Klozetle resmi bir şekilde mucurtlaşıp kendimi olabildiğince korumaya çalışıyorum bu sorulardan. Lağğnet olsun.


8) Her akşam telefonunu yalayarak temizlemeyi mi tercih ederdin yoksa telefonsuz kalmayı mı? ( Hadi bakalım kim ak kim kara koyun ortaya çıkaracak bu soru )

Gamga: Mahahahah meheheheh heh heh. Neden sürekli bişeyleri yalamakla sınanıyoruz yareppimm. Peki bunu yapacak kadar telefon bağımlısı mıyım? Bilemiyorum ednan. Bir de telefonunuz halka açık bir tuvaletten daha çok pislik toplar falan tarzı bir geyik vardı bu doğru mudur aceba ya? Tokyo'da şuan saat kaç aceba ya? Şu sıralar her ne kadar kendisinden kurtulmak istesem de telefon artık bizim nesil için böbrek gibi. Olmaz olamaz yani. Temizdir zaten sonuçta benim telefonum (ÇARPILDI)


Öz: Ayy çekilecek çilemiz varmış resmen bunlar nasıl sorular yarebbim. Bu hayat bize daha ne şıklar sunacak çıldıraceyim. Neyse şimdi beni bilen bilir ben telefon sağ elinin uzantısı olan bir insanım. Normalde insanlar hiç düşünmeden tabiki telefonsuzluk der. Telefonun en çok mikrop barındıran yüzeylerden biri olduğunu da okuduğum için ben de öyle demek istiyorum AMMA diyemiyorum. Ben telefonsuz yaşayamam. Bir şeker hastası insülinsiz yaşayabilir mi? ASLA! Ben de telefonsuz yaşayamam. Geceleri bir kaç dil darbesiyle temizleyeceğiz yapacak bir şey yok..............

9) Hiç tanımadığın birinin diş fırçasını kullanmayı mı tercih edersin yoksa iç çamaşırını giymeyi mi?

Gamga: Tartışmasız Nicole Kidman repliğini akıllara getiren bir soru. Diş fırçası deyip geçiyoruz efendim. (Ayrıca efsanevi How I Met Your Mother bölümünü hatırlayanlar el kaldırsın! Seninleyiz Ted reis)

Öz: Arkadaşlar bu soruya tanımak tanımamak olarak bakmayalım. Bu soruya sonuçları neler olabilir diye bakalım? Ağız evet bakteri dolu, aynı diş fırçası kullanımını asla asla asla yapmamalıyız ama siz de takdir edersiniz ki ikinci şıkkın oluşturacağı hastalıklar birinci şıkkın oluşturacağı hastalıkları yener. O yüzden ben de diş fırçası diyorum.

10) Hangisini tercih edersin? Hayatın boyunca hiç banyo yapmamayı mı? Yüzün dahil her yanının on santim kıl kaplı olmasını mı? (AMAN YARAPPİMM)

Gamga: YAHAHAHAHHH efso bir soru yani bir müddet güldüm ne yalan söyleyim :D:D Benim sağanak yağmurda bile dibine su inmeyen amazon ormanları saçlarım banyosuz kaldıklarında Gamgacığım her bir tanemizi tek tek hisset istiyoruz hepimiz sürekli kımıldıyormuş gibi bir his vereceğiz hazır mısın ready set go! mantığında varlıklarını sürdürdükleri için birinci şık benim için geçersiz. Hem öyle tüylü yumadak sevimli olunur ya ne biliyim Yumoş ayısı gibi. Ama siyahı. 10 santim ne kadar onu da bilmiyorum. Ben bir de onları uzatırdım şöyle tam pofik olacağım bir uzunluğa. CHEWBACCA OLURDUM ULAN. Hayallerimdeki hayat bir tık uzağımda mıydı acaba. Gideyim mi ben. Gittim.

Öz: Ya bu soru sizce de şov değil mi? 10 santim nedir ya, NEDİR??? Ringin iki tarfı da çok güçlü. Neyi tutsam bir parçası elimde kalıyor. Saçlarım 2 gün içerisinde yağlandığı için banyosuz bir hayat düşünemiyorum ama kıllı bir hayat hiç düşünemiyorum. Hani o kılları uzatıp rasta olayına falan girerim diye iki plan yaptım ama yaparken bile kendimden tiksindim. Banyosuz kalmayı tercih edeceğim galiba ıslak mendiller olsun, denizler göller olsun, yağmurlar olsun illa banyo yapmasak da vücudumuza bir yerlerde su değer de çimeriz. BEN KILLI OLAMAM!!!!!!!!!!!!!!!!!!


Evet dostlar. İyice bizden iğrenmişsinizdir diye düşünüyoruz açıkçası. Ak koyun kara koyun ortaya çıktı. Özel anılarımızı da paylaştık. Tag değil de iğrenç bir sohbet gibi olmadı mı sizce de? :D Ama böyle tiksincinden yani ben Gamga'nın yüzüne bakamıyorum şu an. Aramıza mesafe koymaya bile karar verdim bir süre görüşmeyeceğim bu yazıyı unutmak için. 

Saat de 2.42 oldu bu arada. Şu an ayakta olan kendim dahil herkesi kınıyorum. Çünkü 10 gündür düzenli uyuyorum ve bu bana düzensiz uyuyan herkesi kınama hakkı veriyor. 

Şimdi izninizle ben minnoş bir pamuk gibi uyumaya gideceğim. Gamga'da uykusuz gecesine yatağında devam edecek. Until next time, 

Arivederçi^^(Öz) 

Aideu -Gamga

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder