Oooo aman efendim kimler geldi kimler? Tabiki de kaptan pilot Öz!
Bu arada kendime pilot derken aklıma geldi de aramızda pilot olmak isteyenin Gamga olduğundan bahsetmiş miydim?
Aktif olmadığımız uzun dönem için ilk blog açtığımızdan beri yanımızda olan 5 kişiden özür diliyoruz...
Başlık ilginç geldi değil mi? Bilen bilir bu derece absürt olaylar sadece ve sadece bizim başımıza gelir. Ve o kadar ani gelir ki hiç beklemediğimiz anda kendimizi 'Ya bu nasıl olabilir? Neden ben?' diye düşünürken buluruz. İnanılmaz yorgunum hemen eve gideyim diye düşünürken kendimi gezmelerde bulurum mesela ya da ben bunu asla yapmam diyip tiksindiğim her şeyi tam olarak 8 salise sonra yaparım. Tutarsızlık gibi görünebilir ama asla değil :$
Neyse efendim bu hadise de asla beklemediğim, sıkıcı derecede normal bir günde başıma geldi. Ben yine bir arkadaş toplantısından usul usul evime dönüyordum. Arkadaşlarımı görmüş, hasret gidermiş, yüzlerini güldürmüş ve tatlı muhabbetleriyle yüzüm gülmüş mutlu bir şekilde metroya bindim. Elimde telefonumla oyalanırken birinin gözünü üstümde hissettim ve kafamı kaldırmamla göz göze geldim. İsim vermeyeceğim ama az ünlü diye tabir edebileceğimiz bir abimizdi karşımdaki. İlk başta çıkaramayıp 'ya ben bunu nerden tanıyorum' şaşkınlığıyla 3 saniye göz göze kaldım abimizle ve sonra tanıyınca kafamı indirip telefonumda oyalanmaya devam ettim.
Ama o da ne? Bu abimiz benim kafamı indirmemle o da gözünü çeker diye düşünmeme rağmen çekmiyordu. Bir durak geçti, iki durak, üç durak... Abinin gözleri hala bende. Bakmıyorum ama hissediyorum yani. Neyse ben zaten 4. durakta ineceğim için umursamayayım dedim ve telefonda takılmaya döndüm. Hayır bir de metro o kadar sıkışık ki nasıl beni görecek bir açık buldun da gözünü diktin yani?
Neyse efendim benim durağım geldi ve ben indim. İnerken de ters ters bakayım rahatsız olduğum anlaşılsın istedim ama GAD DEMİTT o da benim peşimden indi. Alllaaahhhh dedim iş illa benim başımda patlayacak. Koş Öz koş !!! Sonra ben Şener Şen gibi ayaklarım totoma çarpa çarpa koşmaya başladım arayı açmak için ama kendisinden asla beklenmeyecek şekilde bir hızla koşan abimiz arkamdan gelip yürüyen merdivende bana yetişti. Yetişmekle kalmadı soldan basamak basamak çıkıp benim bulunduğum basamağın bir üstüne geldi. Ama bununla yetindi mi? Söz konusu ben olduğum için tabiki hayır. Bir de yürüyen merdivende yüzünü bana döndü sağolsun. Ters ters çıkıyor yukarı, hayır ayaklarını kaptıracak sonra benden bilecek!
Ama benim rahatsızlığımı anlatmaya kelimeler yetmez yani tam yüz yüzeyiz çünkü adamla. Asla bakmıyorum hep telefonda gözüm. Onun da gözü benim telefonda. Napıyorum diye mi bakıyor nedir. Tam anlayamadım ama 'hep telefonla uğraşıyorsun' mu 'telefonda napıyorsun' mu o tarz bir şey dedi bana. Telefonla ilgiliydi o kesin telefonu hem duydum hem eliyle gösterdiği için anladım ama tam olarak ne dediğini o anın verdiği adrenalinden midir nedir anımsayamıyorum şu an düşününce. 'Ehehe hebe gübe' gibi bir şey deyip yandaki basamaktan çıktım ve bastım gaza. Allahtan kendi evimin dibindeki metro durağındayım da hakimim istasyona. Yerin 3-4 kat dibine inen bir istasyon olduğu için biraz karışık ve asansörler arada ve arkada kalıyor.
Bir koşmuşum var ya asansöre. 100 metre 11 saniye falandır yani. Bu az ünlü abiyi salıp koşa koşa tam kalkmak üzere olan asansöre attım kendimi. Caddede inince de semt benim olduğu için koşa koşa ara sokaklarda kaybettirdim izimi. He takip ediyor muydu inanın bilmiyorum arkama asla bakmadan eve vardım.
Yani inanılmaz normal ve monoton bir günde başıma ne gelebilir ki diye düşünmüyorum ben düşünemiyorum. Az ünlü bir sapık peşimde olabilir çünkü.
Uzun aradan sonra hepinize tekrar merhaba ve başıma gelen başka absürt olaylarda görüşmek üzere...
Hahahah ya bu az ünlünün kimliğini belirtmeliyiz ki olayin anormalligi katmerlensin
YanıtlaSilKırıcı olmayayım, asilliğimden ödün vermeyeyim dedim :D
SilÖz