22 Ağustos 2018 Çarşamba

Gencecik yaşımda nasıl da benden daha gençlerin yaşlarına gözümü diktim? Gamga'dan yine saçmalıklarla süslenmiş bir geri dönüş yazısı

Selamlaağr,





Tarihin tozlu sayfalarından sesleniyor gibi olacak ama bu sefer bu uzun zamandır yokuz, efendim şu sebepten yokuz zırvalarını bir kenara bırakarak başlamak istiyorum.

Ne derler bilirsiniz "life happens" (Yoo bilmiyoruz bu da kendi kendine iyi ki bi ingiliççe biliyor diyenlere sonuna kadar katılıyorum.)



Neyse geçelim bunları ve gelelim aniden bu yazıyı yazmaya başlamamın sebeplerine. Zira hastalıktan ve iş yükünden sürünürken hiçbir derdim yokmuşçasına oturdum size laf anlatıyorum.

Efendim bugün yine gayet sıradan, depresyonlu bir gün yaşıyor, duvarlara bakıp hayatı sorguluyordum ki aniden bir şey fark ettim. Ben,
yani Gamga'nız, yani henüz yaşıtı olan 1993 nesline göre anasının onu inanılmaz bir ileri görüşlülükle yılın en son aylarında doğurması suretiyle 25 yaşına girme derdini henüz sırtlamamış arsız sünepe, ergenlerin gençliğini körpeliğini kıskanıyor.

Üstelik bunu az zamandır değil neredeyse 4-5 yıldır yapıyor.

Öncelikle belirtmeliyim ki hayatınızda benim kadar üşengeç çok az insanla tanışmışsınızdır. Çok insan üşengeç olduğunu iddia eder ama çok azı gerçekten hakkını verir. Biz gerçek üşengeçler, sonunu ve sonuçlarını düşünmeden üşengeçlik ederiz. Bendeniz bu lanet huyun acılarını iş hayatına atılınca dibine kadar hissederek bu ayrımın farkına vardım.

 Konuya geri dönecek olursak, ergenlik yıllarımı ve hali hazırda tüm ömrümü mümkün mertebe oturarak geçirmeye gönül vermiş bir insanım. Beni ayakta görme ihtimaliniz çok düşüktür zira hareket halinde olmam gerekmediği müddetçe bir yolunu bulup otururum, eğer şartlar müsaitse uzanırım. Bu da beni bu yaşında gençliğinin hayrını görememiş bir emekli hayatı sürmeye zorluyor.

Hatırlıyorum da üniversite 2 ya da 3. sınıftaydım metrobüste lise formalı ergenleri görüp çoğunluğun aksine yeni nesilden soğumaktansa ah ulann yedim boşu boşuna o yılları diye düşünüyordum. Düşünsenize insanın hem kafa hem beden olarak en pervasız yılları. Bu hayatta 16-20 yaşlar arasında yapılmış hiçbir şey için yargılanmamalıyız bence. Burnunu sokabildiğin her yere gir, seviyesiz bulduğun her sohbeti yap, aklına esen her şeyi giy geçir üstüne, çerle çöple arkadaş ol. Çünkü daha sonra hayat sana bu fırsatı vermeyecek. Gerçek hayat bir tokat gibi indiğinde benim gibi boğazında bir düğüm, kendi aralarında eğlenen liselileri kıskanacaksın.

Sanırım bu sancıların sebeplerinin bir kısmı da bizden sonraki neslin, evet evet o tiksinmekten kendimizi alamadığımız ve sürekli zeka seviyelerini sorguladığımız nesil, bizlere göre kafa olarak çok daha özgür olmaları. Evet internet ve tv belki onları kafaları boş, bilgi için kültür için emek harcamak istemeyen, aşk meşk,giyim kuşam düşkünü değişik bir şey yaptı ama ruhlarını da özgür bıraktı. Çünkü kendilerini gerçek hayatta ifade edemeseler bile sanal ortamlarda rahatça ifade edebildiler. Akıllarından ne geçiyorsa söylediler kurtuldular ya. Ne kadar gariplerse de internette illa onlar gibi ya da onlardan daha gariplerini buldular. Kendilerini bizim zamanında düştüğümüz yalnızlığın içinden birkaç tıkla çıkarabilmek onlar için bir seçenek. Bu yüzden de dışarıda arkadaşlarıyla daha yüksek sesle konuşabiliyor, kendilerini etraflarındaki herkese kanıtlamak zorunda hissetmiyor, kafalarına uyanla takılıp uymayanların olduğu yerde telefonları çıkarıp instagrama düşebiliyorlar.

Sonuç olarak kıskanıyorum dostlarım, kıskandığım gençlikleri mi, pervasızlıkları mı, sosyallikleri mi yoksa sorumsuzlukları mı bilmiyorum ama benim gibi ara kuşağın çocuğu olanlar için kıskanılacak çok şeyleri var.

Üstelik kıskanma yaşım baya düştü ha onu da söyleyeyim 12-13 yaşlarındakiler ayaklarını denk alsınlar. Etrafta nazarlar atarak gezeceğimmm.

Adios miçosss

Gamga

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder