21 Eylül 2018 Cuma

HUZURSUZLUĞUN HUZURU UMUT EDEN YAZISI

Hellö dear frieds... klavye N de!


En son ne zaman yazmışım bakayım dedim de eski yazıları okurken konudan sapmışım :) sonra da neysss dedim ben işime bakayım.

Neler neleeerrrrr türlü depresiflikler işsizliklerrrr!!!

Bugün kısa süreli işsizliğimin -umarım- ilk günü! Ay yazı yazmayı da unutmuşum!! Kan emici vampirler arasında 1 yıl yaşam mücadelesi verdikten sonra ben eski ben değilim öncelikle bu bilgiyi vereyim..

Hatırlar mısınız bir yazım vardı (yayınladım mı şuan şüpheye düştüm ama açıp bakamicim sorry) yeni mezunlara tavsiyeler vs gibisinden bir yazıydı, sonuca asla bağlayamadığım pek tabi ki tavsiyeler de vermediğim yazım... İşte bu yazı bir nevi telafi yazısı olacak umuyorum ki, çünkü bu kardeşiniz artık yeni mezun kategorisinden bir adım çıktı, ilk işine 1 yıl her Allahın günü gitti geldi  ve 2. işi için de 1 adım daha atıp boş geçecek olan 10 gününün planlarını yapıyorrr 💗👹





Tavsiyelerle başlayalım.. Emek verin arkadaşlar, gerekirse uyumayın, mesaiye kalın, elinizden gelen her şeyi yapın. (Caağnım ex patronum gibi konuştum.) Evet, kullanıldığınızı düşüneceksiniz, patronunuz şömine başında keyif yapan storyler atarken siz gözünüz düşerek çalışıyor olabilirsiniz ama şunu unutmayın, 'öğrendiğiniz kendinize'. Ve henüz 'ama o yatıyor ben çiziyorum' moduna girmek için çok erken önce bi' kendinizi ispatlayın bakalım o zaman verilen işi reddettiğinizde kimse size bir şey diyebiliyor mu? Benim rol modelim bu konuda hep seruş abluş olmuştur. İşe girdiği ilk zamanlar karın tokluğuna çalışıp, bilgili bulduğu herkese tüm gücüyle yapışıp yaptığı işin hakkını vermek için kendini sürekli eğitti, hala da devam ediyor. Ben işten çıkıp eve geldiğimde kolumu kaldıracak halim olmuyorken kendisi yüksek lisansını bitirmek üzere, böyle bir emekten bahsediyorum. Ayrıca bu emeklerinizin kısa vadeli dönüşü olarak taze taze yaşadığım olayı anlatayım hemen: işten ayrılmak istediğimi söylediğimde kraliçe patronun (kral da kocası oluyor tabi) tepkisi oldu. "Biz sana emek verdik eğittik şimdi gidicem diyosun" gibi bi tepkiyle karşılaşınca hiç vicdan azabı duymadan "ben de çok emek verdim emeklerinizin karşılığında elimden geleni yaptığımı düşünüyorum" diyebildim ve bana emek vermedin diyemediler. Yine de işten ayrılmak istediğim için kötü olan benim ve 2 hafta ihtar sürem olmasına rağmen 1 hafta sonra -o ayrılmadı ben ayrıldım diyen leş sevgili gibi- daha fazla işe gelmeni istemiyoruz diye beni 'işten çıkaran' onlar 👀

Bunlar da iş hayatının idare edilmesi gereken yönleri işte, her yer böyle değil tabi Allah iyilerle karşılaştırsın (N babanneden mini dua)

Evet, emek dedik, diğer tavsiyem de "dedikodu" kurban olayım şeffaf olun! Başınız çok ağrır. Tepkinizi içinizde tutmayın, siz nasıl karşınızdakini öylece kabulleniyorsanız onlar da sizi öyle kabullensin. Çizgileriniz olsun. Bu tavır hoşuma gitmiyor demeyi bilin. Ben başlarda çok bocaladım yalan değil, gitmek istemediğim alkollü ortamlara hoşlanmıyorum demek yerine türlü bahaneler bulmak içi kıvrandım, sonra bir baktım bu çözüm değil. Ben hoşlanmıyorum demeye başladım. Saygı sınırını aşmadığınız sürece insanca yaşamak mümkünmüş. Benimkiler ultra insanlık dışıydı ama ben acılarımla eğlenmeye başladığım için son bir kaç ayımın keyifli geçtiğini itiraf etmeliyim. Ha bi de dedikodudan uzak durun dediysem illa ki müttefikleriniz olacak illa ki dedikodu ortamı olacak ama dedikoduyu veren siz olmayın boşverin bi şekilde başınıza patlar çünkü.

Bir diğer tavsiyem de ben yapamadım siz yapın; sosyal hayatınızı ihmal etmeyin. Etkinlikleri takip edin, sahip olduğunuz çevrenizi ihmal etmeyin. Gün içinde buluşmak için can attığınız arkadaşlarınız iş çıkış saatine yaklaştıkça yük olmasın size rehavet çökmesin buluştuğunuzda güzel zaman geçirmeye bakın (böyle tavsiye mi olur belki bunu hisseden sadece benimdir bilemiyorum.)

Bir diğer tavsiye benim asla yapamadığım (hatta 10 günlük boş vaktimde napcam diye paniklediğim) kendinize zaman ayırmayı unutmayın.

MISS YOU ARCHI...

Boynumun borcu muhtemelen herkesten duyabileceğiniz tavsiyeler köşem şimdilik bittiğine göre bakalım daha neler oluyor N cephesinde?

Yeni işime gelince beni heyecanlandıran bir o kadar da endişelendiren bir iş, her şeyin güzel olacağına da inandırıldım 😊 böylesi daha kolay. Bir süre uzuun yollar gideceğim, belki alışma sürecim zor geçecek, belki de başka sıkıntılar bilemiyorum ama mezun olduğumdan beri hayatım yeni başlıyormuş gibi hissediyorum.

Kardeşim evlendi. Kütüğümüzden bir hane gitti. Galiba bu konuda konuşmak istemiyorum.
Arkadaş grubumdan ilk kaybı da veriyorum (Gamga ve Öz'ü kasdetmiyorum tabi ki biz hala mutlu müzmin bekarlarız.)

Seruşun doğum günüydü. Gönül isterdi ki Londrada sürprayz bir doğum günü partisi düzenleyelim, özel uçağımıza bindirip götürelim dönüşte de Romada dondurma yiyelim (güzergahları hakkında bile bir fikrim yok belki canım uçağımızı geri döndürmemiz gerekecekti bilemiyorum) ama olmadı, Seruşko bir yaş daha yaşlanırken birkaç kat daha güzelleşti nasıl oldu ben de anlamadım bilge baykuş.. luv yu...

Sevgiştoşumuzun da doğum günüydü (Öz o sırada ex okulunun dağlarında sürünürken kutlamak zorunda kaldık, telafi sözü veremiyorum çünküm sözler de hep yalan) önce henüz 23 olduğuna ikna ettik kendimizi sonra şarbon ve gdo dolayısıyla veganlığa itildiğimiz bir gün geçirdik Gamga N ve Sevgiştocuğumuzla. Dönüşlerin çile olduğu, beraberken yine herkesten neftet ettiğimiz, sadece yemek yerken mutlu olduğumuz bir gündü. İyi varsın kediler kraliçesi Bratz bebeğimiizz 😻

Bi de taşındım! 500 mt ileriye ama yaşam kalitesi olarak 3 4 sınıf atladığım kanısındayım. 40m2 evde yaşam temalı bir yazı da yazacaktım bol fotoğraflı hatta belki videolu ama 2 şeyi farkettim
1- Ben yaşamıyorum arkadaşlar.
2- Video komik bir fikirmiş, başaramadım. Vallahi takdir ettim vloggerları. Ben, susmak bilmez ben ehe mehe diye kaldım vidyoda 😅
Ama burdan da taşınmadan öyle bir planım var, beklemede kalın... ya da beklemeyin.. Bazı şeyler onları beklemediğinde olunca güzel.💔

Hayatımda başka bir şey olmamış sanırım, olanlar da farkettiğiniz üzere benimle ilgili değil istifam ve taşınmam dışında :)

O zamaaaan...



Neler okudum??


  • Meave Binchy (rahmetlik çok severiz) Geri Döneceksin: Henüz bitirmedim ama okuduğum kadarıyla beni tüketti. Bu hanımefendinin kitaplarının olayı herkese hak veriyor olmanız. Başka birinden duysanız oha adamda bak napmış diyeceğiniz olaylar onun anlatımıyla 'ama böyle hissediyodu o zamanlar' a dönüşüyor. Aynı etkiyi bana Stefan Zweigciğim de verir bu arada. Henüz bitirmediğim Geri Döneceksin hakkında söyleyeceklerim bu kadar, okuduğuma pişman olmayacağım bir kitap
  • Kazuo Ishiguro'dan 3 kitap okudum ve hepsi de birbirinden vurucuydu, harika bir anlatım dili. Beni Asla Bırakma; arkadaşlığı, duyguları, dile getirilmeyen hisleri mükemmel bir şekilde anlattığı kitabı. Günden Kalanlar; bir başuşağın birkaç günlük yolculuğunda yaşadığı iç hesaplaşmasının, değişim çabasının ve sonucunun kitabı. Benim için okuduklarım içinde en etkileyici olan ise Uzak Tepeler; bir annenin kızının ziyaretiyle geçmiş anılarını hatırlaması ve onları zihninide nasıl çarpıttığını anlattığı kitabı. Henüz 3 kitabını okumama rağmen edindiğim izlenimler ana karakterin geçmişine dönüp bakması ve okuyucuya bir şeyleri açıklama çabasının üzerine kurulu hikayeler yazıyor Kazuo Beyciğim. Japon kültürüyle İngiliz kültürü arasında kalmış ve bunu da bu 3 romanına yansıtmış. Okuyun, okutturun.
  • Tabi ki Stefan Zweig!! Bir Çöküşün Hikayesi, Amok Koşucusu, Clarissa, Ay Işığı Sokağı, Sabırsız Yürek ve birkaç kısa hikaye daha. Hepsi de kısa ama benim için çok etkileyici hikayelerdi. Bence artık Stefan Zweig çizgi romanlı biyofrafiyi okuyabilirim <3
Neler izledim???
  • Sondan başlayalım; daha dün Gamgayla birlikte nihayet internete düşen Ölümlü Dünyayı izledik, sadece Feyyaz ve Doğu Demirkol için peşindeydik bu filmin. Yoksa 2 saate yayılamayacak bir hikaye olduğunun bilincindeydik. (feyyaz kankammış da Doğu Demirkol protokolmüş gibi oldu ama) Aşşırı aşırı güldüğümüz birkaç yer oldu, kısa kısa daha önce yutubdan falan da izlemiştik zaten, mısır patlatmaya bile fırsat kalmadan izledik bitti, izlenir yani çok da şeyapmamak lazım.
  • Zorlu Açık Hava Sinemasında izlediğimiz Couleur de Peau: Miel ilk açık hava deneyimim ve çok güzel bir animasyon-biyografi karışık bir yapımdı. Çizimler başta trt çocuk minvalinde gelse de izledikçe filmin ruhuna uygun olduğu anlaşışıyordu. Ait olamamak üzerine çok güzel bir filmdi. Emeği geçen herkese tebriksss.. Bu seferlik sadece 1 film seyredebilmemizin verdiği pişmanlığı seneye telafi etmeyi umuyoruz. Zira Loving Vincent'i de bir kere de açık havada izleyebilirmişiz ama KAÇIRDIK. Kendisini Rexx sinemasında izlemek de tatlış bir duyguydu gerçekten. 
  • Bir de Skam var. Henüz bitiremedik Gamgayla birlikte izliyoruz ama bacak kadar çocukların farkındalıkları, problemlerini çözme şekilleri, hayata bakış açıları gerçekten etkileyici. Başta absürd de gelse hayatları dümdüz hayatı gösterseler sanki izlicektik diyerek dizi sektörünün bu şekilde eleştirilmesine karşı olduğumu belirtmek isterim. Her karakter toplumda bir topluluğu temsil ediyor ve sadece gençlerin değil yetişkinlerin de ilgisini çekebilecek bir dizi. Biz ne genç ne yetişkinler zaten ne olsa izliyor😂

Görev bilinciyle kuru bir anlatımla bir süredir devam ettiğim blog yazımı enerjim yerinde olursa giflerle efendime söyliyim esprilerle şakalarla süsleyeceğim, yapamazsam da elden ne gelir. ikizler burçluculuk...
Kendime not: Bu evde yaşamaya devam edeceksen bir koltuk al! ilk defa gündüz vakti hiçbir planım olmadan evdeyim ve yatakta ömür geçmiyor, uyumaya hep 5 kala bir halde oluyormuşsun Gamgamcığım haklıymış...
şuan ben:

Sonuç olarak, mutsuz olduğunuz düzeni değiştirin. Stresten günlerce kendinizde olamasanız da endişeleriniz dağ gibi önünüzde yığılmış olsa da minik bir güneş ışığı görürseniz peşinden gidin. Daha mı iyi olacak eskisinden daha mı kötü zaman gösterecek. Kötü olsa kaç yazar, baştan başlarız! bi de çevrenizde stres yaşayan dostlarınız varsa ve tavsiyelerinizin işe yaramadığını düşünüyosanız aslında yarıyor. Tenk yü Gamga <3 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder