18 Mart 2020 Çarşamba

HELLLOOOOOOOOOO VE HELL YEAH!

Selam kızlar ve erkekler, ben N,

Şu meşhur covid-19 günlerinde, evimde oturmuş çalışmakla çalışmamak arası vakit öldürürken, sekmeler arası raks edip hunharca alışveriş yaparken kafamı sakinleştirmem gerektiğini farkettim. Çünkü ben problemlerimden kaçıp, problem olmayan şeyleri problem haline getirme ustasıyımdır..
Mesela bugün kendimi mutfağın kilimini çamaşır makinesine tıkıştırmaya çalışırken yakaladım, sonra gelip biraz online alışveriş yaptım, bitki çayımı içerken bir elma yıkadım, dinlediğim programı kapatıp müzik açtım ve kitap okumaya çalışırken okuyamadığımı farkettim...

Bu durum bende bugün başladı, aslında daha erken bekliyordum zira geçen hafta bugün eve girip 1 haftadır sadece ateşler içinde tavana bakıp, ilacımı içip, yemeğimi yiyerek günleri geçiriyorum. Yani benim karantina sürecim başlayalı çok oldu dostlar.. Ama o günlerde Rambomuz S'imiz beni hiç yalnız bırakmadı ve zencefil- bal- limon- su shotlarıyla tekrar ayaklanmamı sağladı. Velhasıl flu ve anlamsız bir haftanın sonunda işe gitme cesaretini gösterdim ve HOME-OFFICE!!! Evet, ofis evden çalışma kararı aldı çoğu ofis gibi. Bilgisayarlar evlere kuruldu, işler aktarıldı. Bu arada benim hastalık iznime devam etmem gerektiği söylendi. Ben de tüm gün etrafta dolanıp durdum..

Bu arada;

  • Gamga telepati yoluyla beni bir hafta boyunca yataklara düşüren kliptik tonsilitimi kendine bulaştırmayı başardı ve yatış sırası ona geçti.
  • Öz'cüğüm 1600 km'den buralara hooop geliverdi, okulların ara vermesi sebebiyetiyle, fakat görüşemeyecek kadar birbirimizi ve ailemizi seviyoruz.. Hasretliğe devam..
Başka nelerden bahsedebiliriz...


Dünyanın geneli gibi bizde de durum hızla kötü bir yere doğru gidiyor ve biz evimizden bunu izleyebiliyoruz sadece. İnanılmaz bilgi kirliliği var. Doktorlara, hastanede çalışan herkese, sokaklarda çalışmak zorunda kalan herkese dua ediyoruz.. Elimizden sadece evde oturmak geçiyor, çalışmaya üretmeye devam etmeye çalışıyoruz.

Ben de, hiç kimseye faydam da zararım da olmadan kafamdaki düşünceleri yazarak düzene sokma çabasına giriyorum dostlar.. 
Kendime gereksiz listeler yapıyorum.
İçerisinde
  • Nefes al, 
  • Kitap oku,
  • Bitki çayı iç,
  • Mofuyu sev..
gibi şeyler yazan.. 

Sürekli ailemi, arkadaşlarımı görüntülü arıyorum ve saatlerce kapatmamak için direniyorum.

"Acıktım mı acaba lan?" diye kendimi yoklayıp duruyorum. ı-ıh acıkmamışım...

Çok komik ama böyle durumlarda bende YEMEĞİMİZ BİTERSE VE İMKANLARIMIZ TÜKENİRSE korkusu oluyor. Aynı duyguyu 15 temmuzda bir arkadaşımla asıl ev sahibi arkadaşımın olmadığı evde random bir şekilde bir gece geçirince yaşamıştım. Hazırlıksız yakalanma duygusu beni bitiriyor. O günden asla unutulmayan anımız da arkadaşıma peyniri bitecek diye yedirmeyişim oldu :/

Neyse kankitolarım, ben krizi bu şekilde YÖNETEMİYORUM. Bir yandan da evde tek olmak daha fazla güven veriyor, ailemin yanına gitmek istemiyorum her an birbirimize bulaştırabileceğimizi ve birlikte vakit geçirdikçe düşen tahammülümüzle birbirimizi üzebileceğimizi düşünüyorum. Bir şekilde görüyoruz, haberleşiyoruz ya o yeter şimdilik diye düşünüyorum.

Lütfen herkes evinde otursun... Şaka değil bu durum... Dışardaki çocukların üzerine pencereden su dökmemek için kendimi zor tutuyorum. Nasıl bu kadar düşüncesiz olduğumuzu aklım almıyor..

Herkesin evde vakit geçirmek zorunda kalanlar için minik minik tavsiyeleri var, ben tavsiyede bulunmayacağım sadece neler yaptığımdan bahsetmek istiyorum..

O TARZ MI dinliyorum. Yanında sürekli salakça konular üzerinde konuşan birileri olması hissi hoşuma gidiyor.
Ben bu batağa Spotifyda podcast olayını duyunca bulaştım.
Önce biraz Odadaki Fil dinledim, Fatih Aker ve bir arkadaşının podcasti, sürekli birbirlerinin açığını arar gibi konuşuyorlar gerildim, devamı gelmedi.
Ece Targıt dinledim, güzel kızım tatlı kızım dertlerini dinlemek hiç hoşuma gitmedi..
Umarım Annem Dinlemez dinledim. Gerçekten annelerimizin dinlemesini istemeyeceği şeyler konuşuluyor. Annelere "Benim pamuk kızım neymiş!" dedirtecek bir program. Cinsellik konuşmak için kendini bu kadar zorlamak beni rahatsız etti, devam edemedim.
KALT dinledim, bu kadar erkeğin toplaşıp zöhöhö diye gülmesi de, eh, pek dinlemek istemedim.
Ve tam o sırada Bengi Apak da var, bu muhabbet çekilir diyerek O TARZ MI'ya başladım. 5 yıldır yürüttükleri bir program olduğunu öğrendim. Çeşitli radyolarda, geek yaparda ve nihayetinde spotifyda yayınlarına devam ediyorlar. Şuan 3 haftalık bi' araya girdiler. Eski bölümlerle günler geçiyor. Evde yalnız değilmişim gibi hissediyorum. Bu arada bi' de CAn Sungurun Podcastia Maceraları diye podcasti var, aynı ekibi orada bulabilirsiniz. Ben henüz bir bölüm dinledim. Can Sungur'a pek alışamadım. Ama dinlenir tabi neden olmasın..

Bunun dışında;

Müzik dinliyorum, Fazıl Say dinliyorum Choplin Nocturne No.1 beni rahatlatıyor.
Onun dışında Spotify random listeleri, canım çekerse bildiğim şarkıları dinliyorum.
Ezbere bildiğim şarkıları dinlemek neden bilmiyorum ama rahatsız hissettiriyor.

Netflix: Ragnarok izliyorum. Ana karakter Skam'dan tanıdığımız bir karakter olmasına rağmen ilk izleyişte gözüme Skamdaki başka bir karakterin bu dizide de olması çarpıyor. Güzel hikaye Iskandinav Tanrıları hakkında. Gamga önermişti, izlemeye devam..

Çalışıyorum. İç mimarım malumunuz, pinterestte gezinmek de bizim için bir çalışma yöntemi :p

Lipton Dökme Ihlamur&Zencefil çayını içiyorum. Bir paketini bitirdim bile, baya beğendim.

Kendime yemek yapıyorum. Bol bol tarhana -Gamganın iç sesi KÖYLÜÜÜÜÜĞĞĞ diye bağırıyor şuan- yapıyorum.

Evdeki bitkilerimin yerini güneşin gün içindeki geliş açısına göre sürekli değiştiriyorum, hayır delirmedim hareket edebilselerdi onlar da böyle yapardı.

Mofuyla oynuyorum, konuşuyorum, sorular soruyorum, cevap alamayınca biraz sinirleniyorum.

Elimde telefon kankilerimi sürekli görüntülü arıyorum. Onlar zorla kapatana kadar da asla kapatmıyorum.

Sürekli çamaşır yıkıyorum..

Günler böyle geçiyor dostlar..

Güzel, güneşli günlerde sapasağlam bir şekilde sahillerde, parklarda, ormanlarda buluşmak dileğiyle...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder