4 Nisan 2020 Cumartesi

Karantina Günlerinde Neler Yapıyorum? / Neler Yapmalı? : Öz'den Tavsiyeler

Selamlar herkeseee.
Sıkıcı karantina günlerinizi bir nebze olsun şenlendirmeye geldim. Bugün karantinada 21. günüm. Bu yüzden bayağı tecrübeliyim diyebilirim. Bu 21 günü bir nebze olsun sıkılmadan geçirdim çok şükür. Evde kalmaya hasretmişiz gerçekten, keşke bu koşullarda olmasaydı ama...
Şimdi ben bu 21 günde sıkılmadım ama ne yaptım, sizler neler yapabilirsiniz?
Bu arada ben 21. günüm diyorum ama bunun son bir haftası dışında full doluydum. Biliyorsunuz ki atanıp evimden 1650 km öteye taşınmıştım. Bunu da size bir yazı ile duyurmuştum hatta. Ben yeni atandığım için bu sene adaylık senem ve hazırlamamız gereken dosyalar var. Bu karantinanın ilk iki haftası çoğunlukla bu dosyalara adanmış geçiyordu ta ki kalemler tükenene kadar. (Evet, elde yazıyorum.) Kalemler tükenince yeni kalem siparişi verdim ve tamamen boştayım bir haftadır.

***Özür : Yazının sonundan geliyorum şu an. Çok uzun oldu, bunun için özür dilerim. Giflerin çoğunu kaldırdım. Ama kaldırmasa mıydım emin olamadım. Neysss...

1. Dizi / Film İzleyin.
Evet, ilk tavsiyemiz tahmin edilebilir bir tavsiye. Diziye, filme düştüm dostlar. Şimdi neler izledim sizlere biraz onlardan bahsedeyim.

The Platform / El Hoyo : Netflix'in İspanyol yapımı filmlerinden. 20 Mart'ta yayınlandı, ben yayınlanmadan önceden beri takip ettiğimden direkt koşarak izledim. Film delik denilen, ortası boş katlardan oluşan dikey bir hapishanede geçiyor. Her katta 2 mahkum kalıyor. Her gün katların ortasındaki boşluktan inen bir platform ile yemek getiriliyor. Doğal olarak yemek 0. katta kral sofrası iken aşağı katlara doğru azalıyor, çirkinleşiyor. Yani evet, üstteki katların karnı doyuyor ama aşağıdaki katlar açlığın getirisi olan delilikle mücadele ediyor. Spoilersız yorum yapmak gerekirse film tek kelimeyle etkileyici. Ha bir de uyarayım bol miktarda mide bulandırıcı. Normal bir zamanda izlemeseniz de olur ama karantinadayız boş vaktimiz çok, o yüzden izleyin derim. Şimdi bunun nedenini spoilerlı olarak açıklayacağım o yüzden spoiler istemeyen koşarak alt başlığa geçsin.
--Spoiler-- Şimdi filmin fikri mükemmel. Zaten fragman bu fikir tanıtımı olduğundan ben fragmana aşık olup peşine düşmüştüm. Ama neden çok beğenmedim? Birkaç nedeni var. Evet fikir çok iyi, ama filmin anlattığı bir kurgu yok. Aslında kurgu olmasa daha iyi olurdu, kurgu var ama ne olduğu belli değil. Açıklanamayan binlerce soru var. Birbiri ile çelişen kısımlar var. 'Lan ne oldu şimdi?' diye kalakaldığımız yerler var. Bunlar beni çok rahatsız etti. Ama bilemiyorum, belki benim beklentim büyük olduğundan çok beğenememişimdir. Siz yine de bir bakın.

Community : Geçenlerde insta keşfette önüme netflix dizilerinin imdb puan ve sıralamaları çıktı. Böyle başlarda stranger things ler falan havada uçuşuyor. Ama ben popüler ve çok sevilen şeyleri izleyemiyor / dinleyemiyor / okuyamıyorum. Çok güzel olsa da sürekli eleştiresim geliyor çünkü. Hele ki beğenisine asla güvenmediğim birkaç tip, sırf popüler diye övmüşse Allaaaahhhh. O yüzden başları atladım. Bu dizi de ilk sayfada az altlardaydı. Lan ben bunu hatırlıyorum diyerek netflix listeme bir baktım ki kayıtlıymış. Komedi olduğunu da görünce hemen başladım. Şu anda beni inanılmaz eğlendiriyor ya. Bir avukat, diplomasının geçersiz olduğu ortaya çıkınca üniversiteye dönüyor ve (dekanlarının deyimiyle) iki ezik + bir 20'lerinde okuldan terk + bir orta yaşlı dul + bir yaşlı ve bir tuhaf tiple çalışma grubu kuruyor. Bu grubun devlet üniversitesinde yaşadıklarını izliyoruz. Tiplemeler komik, hikayeler komik. 70'ler Şov'u bitirdiğim bu karantina günlerinde bana ilaç gibi geldi.

The Sound Of Your Heart : Sırf Lee Kwang Soo var diye izlediğim bir dizi. Bir de mini dizi olduğu için sanırım. Yine netflix dizisi, kore yapımı. Totalde 10 bölüm, bölümler 25- 30 dk. Chu Seok adlı karakterin ünlü bir webtoon sanatçısı haline gelene kadar yaşadığı vasat hayatı konu alıyor. Tür olarak absürt komedi diyebiliriz sanırım. Komikti, hatta bazı bölümleri kahkaha bile attırdı. Mini dizi olmasaydı izler miydim? Bilemiyorum. Ama bu haliyle bence izlenebilecek bir komedi.

2.Kitap okuyun. 
Yine assla tahmin edemeyeceğiniz bir tavsiye ile geldim. Ya ben deli gibi kitap okuyorum. Ne okuduğumda belli değil. Geçen aklıma nereden düştüğünü bilmeden ansızın ben çalıkuşu okuyalı çok oldu tekrar okuyayım diyip 2 günde tekrar okudum. Sanırım uzun süreli kitap okumalara hasret kalmışım zira artık malumunuz 40 dakikadan daha uzun kalamıyoruz bir kitap başında. İşimiz var gücümüz var, maalesef ve çok şükür. Çalıkuşu dışında da bir sürü kitap okudum ve satın aldım ama size sadece bir seriden bahsedeceğim yoksa bu yazı yerden arşa uzayacak. Aa bir de şimdi aklıma geldi deli gibi fanfiction okuyorum. Bu batakla ilgili Gamga'yla iki yazımız vardı, arayıp buraya tık koymaya üşendim ilgilenen arar bulur diye düşünüyorum :)
Kızıl Yükseliş : Bu bana Gamga'nın (distopyaları vakum gibi içime çektiğimden) verdiği bir seri. Son zamanlarda var olan hemen hemen her distopyayı okuduğum için bu seri bana ilaç gibi geldi. Ama şöyle bir sorun var, ailemin evine gelirken sadece ilk ikisini getirmişim. Diğer ikili benim kendi evimde. İlkini de uzun bir kitap olmasına rağmen birkaç günde bitirince biraz daha idareli
okumaya karar verdim. Neyse buraya konu da bırakıp kaçıyorum. İkinci kitaptayım detaylı yorum yapacak konuma gelmedim ama şu an için beğendim.
''Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum’un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars’ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.''

3. Mutfağa girin, yeni tarifler deneyin.
Ayy bir hamaratım bir hamaratım son zamanlar ki sormayın. Bir gün ekler yapıyorum, bir gün dalgona coffee deniyorum. Ayy hazırını yemeyin diyip şekersiz fıstık ezmesi yapıyorum. Vay efendim dışarıdan söylemeyelim deyip profiterol yapıyorum. Ben kendi evim haricinde ailemin evinde pek mutfağa girmezdim açıkçası. Çünkü niye gireyim ; annem var. Ama şimdi karantinada olunca insanın canı sürekli bir şeyler çekiyor. Hemmen giriyorum hepimizin bildiği uygulamaya, söyleyeyim diye ama ne kadar hijyenik olduğundan emin olamayıp vazgeçiyorum. Geriye tek seçenek kalıyor o da kendin yapmak. Geçen bir ekler yapmışım, babam inanmadı benim yaptığıma. Sen bunu sipariş vermişsin biz anlamadan almışsın diyor, inandıramadım adamı.

4. Spor yapın.
Eee mutfağa girdik. Bolll kalorili tarifleri denedik. Nooldu? Kilo aldık. Bu şekilde sonuçlanmaması adına spor da yapmamız lazım. Ben spor adına ne yapıyorum ondan bahsedeyim, spor denir mi bilemem ama :) Koşu bandı var bizim evde. Günde yarım saat kadar hızlı tempoda yürüyorum. En azından aşşırı hareketsiz olmayalım diye. Bir de bir youtube kanalı var benim takip ettiğim. 
The Fitness Marshall. Şarkılara kareografi yapıyor. Basit kareografiler, birkaç kezden sonra ezberliyorsunuz. Onun danslarına eşlik etmek de hem enerji veriyor hem de spor yapmış oluyorum.

5. Temizlik yapın ve eşyalarınızın yerlerini değiştirin.
Annemle sağı solu, kıyı köşeyi, evimizde ayak bastığımız basmadığımız neresi varsa her yeri temizliyoruz düzenli olarak. Bu zaten en büyük vakit alan aktivitelerden biri. Ben odamı temizlerken bir şeylerin yerlerini değiştirmeyi de seviyorum ama şu an ailemin evindeyim ve onlar benim odamı yok etmişler. Benim odam misafir odası olmuş ve takdir edersiniz ki üzerinde oynama hakkım olmayan bir alan :) Ama sizin imkanınız varsa siz yapabilirsiniz. Eşyaların yerlerini değiştirince ferahlıyorum ben değişiklik bana iyi geliyor.

6. Yeni bir şey öğrenin.
Yeni bir dil, yeni bir enstrüman, yeni bir hobi, ne olursa. Ben karantina başlarken korecemi geliştirmeyi, mızıka ya da kalimba almayı, suluboya seti alıp suluboyaya başlamayı planlamıştım. Peki neler yaptım? 
*Korece adına hiçbir şey yapmadım açıkçası. Bir motivasyonum olmadan korecede gelişemiyorum. Aslında anlama olarak bayağı iyi anlıyorum, çatpat konuşuyorum da. Benim en büyük eksiğim okuyup yazamamak o da alfabe farkından dolayı. Ama ilerleyemiyorum, çünkü bir motivasyonum yok. Kore'ye mi taşınacağım? Hayır. Koreli arkadaşım mı var? Hayır. İşime mi katkı sağlayacak? Hayır. Eğitim hayatıma mı katkı sağlayacak? Hayır.
'İşime yaramıyor yaee' diyip bırakacak değilim elbette. Onu da demiyorum asla. Sırf kendim için öğreneceğim ama şu an başka şeylere de heveslendiğim için geri planda kaldı sadece.
*Mızıka ya da kalimba almayı / öğrenmeyi planlamıştım. Bunu başardım. İkisinin videolarından kalimbayı daha uzun süredir takip ettiğimi fark ettim ve kalimba alıp onu çalmaya başladım. Profesyonel bir müzik bilgisi istemiyor ama alışmak da öyle kolay değil. Çalışmak gerek.
*Suluboya işinden vazgeçtim. Çünkü sıfırdan boya malzemeleri, defterler, fırçalar benim için çok masraflı olacaktı ki kalimbaya ve yeni bir laptopa masraf yapmıştım. Bir de şu var açıkçası ben öğrenene kadar ohhooooo yıl geçer. Güzel bir şeyler yapmam çok uzun zaman alır.  E benim bu işi gayet güzel yapan N kardeyyşim var, o zaman ben neden öğreneyim? Bayıldığım, uğruna adam öldüresim gelen suluboya çalışmalarını N kardeyşime yaptırıyorum. Hem o mikkemmel yaptığı için kendi dandik yapacağım çalışmalara da üzülmemiş oluyorum.

7. Online kültürlenin.
'Ya Öz ne saçmalıyorsun?' dediğinizi duyar gibiyim. Durun demeyin sakın. Size çookkk güzel şeyler anlatıcam. Bazı uygulamalar, youtube kanalları ve siteler keşfettim
*Google arts and culture : Bu güzide uygulamamızda dünyanın çeşitli yerlerinden online gezebileceğiniz müzeler bulunuyor. Bence efsane hizmet. Lakin bana hitap etmedi. Çünkü ben, müzeye giderken çektiğim çileyi, müzenin kokusunu, dolaşırken yorulmayı, arada bir araç olmadan eserleri direkt görmeyi seviyorum. Ama faydalanan faydalansın bence güzel hizmet.
*Mert Sezer : İnşaat mühendisi youtuber. Gezi vlogları yayınlıyor. Tesadüfi karşıma çıkmış bir kanal. Derinlemesine her videosunu izlemedim, kişiliğini de pek bilemiyorum ama şu ana kadar izlediğim videolarını sevdim. Evimizden çıkamadığımız bu günlerde gezi vlogları bana iyi geliyor. 
*Gökhan Eren Yollarda / Shark Turu Video Serisi : Motosikletle bir tura çıkıyor bu abimiz. Bu video serisi dışındaki videolarını izlemedim. O yüzden kanalı değil turu tavsiye ediyorum. Ben taşınmadan önce gideceğim yer bunlardan biri olacağı için düşmüştüm batağına oralar nasıl diye :) 
Önce otobüsle İstanbul'dan Sivas'a gidiyor ve motosiklet turu buradan başlıyor. Sivas - Erzincan - Tunceli - Bitlis - Van - Hakkari - Şırnak - Mardin - Diyarbakır - Adıyaman - Alanya - İzmir güzergahını geziyor abimiz. 
*Kocaeli Şehir Tiyatroları Sitesi : Kocaeli şehir tiyatroları oyunlarını iptal ettikten sonra online platforma taşıdı. Canlı olarak oyun yayınlanıyor ve tekrarı yapılmıyor.
27 Mart 'ta Macbeth vardı. Maalesef kaçırdık.
4 Nisan 20.00 - 80 Günde Devri Alem
5 Nisan 14.00 Otobüs Durağında Üç Bencil (çocuk oyunu)
* Youtube'da Trt'nin eski arşivlerini yayınladığı radyo tiyatroları var. Agatha Christie'nin kitaplarının tiyatroları çok güzel. Radyo tiyatrosu seven ona da bakabilir. Seslendirmeler efsane.

8. Kişisel bakım yapın.
Ben ilk haftalarda salmıştım her şeyi. Bir de dosya yazdığım için odamdan da çıkmıyordum. Şu an kendime biraz daha dikkat ediyorum. Doğal maskeler deniyorum. Bunun için de bir kanal tavsiyem var.
*Tuğçe Ay : Youtube kanalında, var olan her sorun için bir maske var bu kızın :) Ben de hoşuma gidenleri deniyorum. Bazılarından çok memnun kalıyorum bazılarını pek sevmiyorum ama olsun. Kanal tam bir maske tarifi deposu olduğu için dönüp dönüp bakıyorum kanala.

9. Ailenizle ve arkadaşlarınızla vakit geçirin.
Sanal ortamda tabi. Ben ayrı ayrı 3 grupla sürekli görüntülü konuşma halindeyim. Saatlerce sürüyor bu görüntülü konuşmalar. Telefonum alev alıyor, şarjım hiç memnun değil. Ama ben gayet memnunum. Sevdiklerimle sadece böyle vakit geçirebiliyorsam da onun varlığına şükrediyorum. Ya hiç iletişim kuramasaydık?

10. Bulmaca çözün.
Son zamanlardaki bir büyük eğlencem de sudoku çözmek. Ama siz bu kategoriye bulmacaların hepsini koyabilirsiniz. Ben karışık bir bulmaca kitabı satın aldım idefixten ama lanet idefix göndermedi, iptal etti. Ben de sudokuları internetten bulup bir kağıda çizip çözüyorum. Yokluk işte dostlar ne yaparsınız artık. İdare ediyoruz bu yoklukta.

Hiçbir fragman, kanal videosu eklemedim. Telife takılıyor sonra girip bulamıyorsunuz, çirkin duruyor. Sizin hoşunuza giden bir şey olursa siz bulursunuz. Yazının uzunluğu için özür diliyor, hızlıca kaçıyorumm. Zira saatlerdir buradayım.

Arivederçii^^ (Öz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder