28 Eylül 2016 Çarşamba

İzninizle şuraya doğru ölebilir miyim?

Evet blogdaşlar. Yine ben. Öz!

Bu aralar hastaneler favori mekanım olduğundan ve bugün yapacak hiçbir işim olmayan nadir günlerden olduğundan size hastane maceralarımı anlatmak istiyorum. Aynı anda 3 poliklinikte tedavim sürüyor ama ben size sadece diş maceramdan bahsediciimm.

Her şey kurban bayramı arifesinde yirmilik diş çıkarmamla başladı.

 Evet biliyorum biraz dramatik bir giriş oldu. Ama dostlarım anlatacağım hikayede oldukça dramatik. Kurban bayramı geldi ve birbirinden mikemmel yemekleri hazırladık. Ama ben kurban bayramını açlıktan oluşan mide bulantımla geçirdim. Bırakın yemek yemeyi ağzımı aralayıp konuşamıyordum bile. Bayramın 2. gününe kadar sabah kalkıp bir kase çorbayı akşama kadar içmeye çalışmakla uğraştım.

 Tabi bu sırada etrafımda insanlar 'amannnınnn ne güsel tatlılar bunlar, amanınnn ne güsel et, amanınn ne güsel yaprak sarması, biraz şundan löpletiyim biraz da bundan tıkınıyım' modunda dolaşıyolar. En sonunda annem ve babam çileme dayanamayıp beni de alıp düştüler yollara. Bir diş hastanesi arıyoruz en azından acilden ağrıyı kesicek bir şeyler verir umuduyla. Navigasyon yetişti yardımımıza ve bir diş hastanesi bulduk uğraşa uğraşa. Acil olduğu için bana sadece bir antibiyotikle bir ağrı kesici verebildiler sadece. Navi kardeşle nöbetçi eczaneyi de bulduktan sonra aldık ilaçları. 2 gün kadar da onların etki etmesini bekledikten sonra yavaş yavaş ağzım açılmaya başladı.

Kurban bayramı böylece rezil gibi geçmiş oldu. İstanbul'a gelir gelmez de acilen bir diş muayenesi olmaya gittim. Lakin yine dişin dibindeki iltihab temizlenmediği için elimde daha ağır antibiyotik ve ağrı kesiciyle dönmek zorunda kaldım.

Neyse efendim ben bu ilaçlara başladım. Bu sırada gamgalara gelmiştim ve iki gün önce N ile birlikte boynumda kabartılar farkettik. Allah allah mevsim geçişidir falan diyerek umursamadım önce. Daha sonra bu kabartıların kollarımda ve sırtımda hatta bacağımın üstlerinde de olduğunu farkedince korkmaya başladım. Bunlar olurken bir yandan yüzüm inanılmaz kurumaya başladı ki benim karma bir cildim var. Yani kabuk kabuk soyulacak derecede kuruması imkansız, havalar ne kadar soğursa soğusun. Üstüne bir de kabartılar olan her yer kaşınmaya başlayınca tamam dedim doktorluk oldum. Üç poliklinikte tedavim sürüyor demiştim bunlardan biri de sabah girdiğim cildiye muayenesiydi. Aslında o nedenle gitmemiştim ama alerjilerimi de gösterdim hemen.  Yiyecek yada havadan kaynaklanan bir alerji olmadığını anlayıp ilaç kullanıyor musun diye sordu direk ve tek kullandığım ilaçlar da diş ilaçları. Kullandığım antibiyotiğin yada ağrı kesicinin içindeki bir maddeye karşı alerjim varmış. Yüzümün kuruması da kabartılar da o yüzdenmiş. Hemen o ilaçları kestim ve bir yığın yeni ilaç edindim kendime.Tabi aynı zamanda zilyon tane kontrol muayenesi. Hem başka antibiyotik için dişe, hem kontrol için cildiyeye...

Allahım tükenmiyor gerçekten hastalıklarım. Şuanki halimin aksine küçükken de hiç hastalanmazmışım he. Galiba hepsini biriktirdiğim hastalıklarımın şimdi acısı çıkıyor :D

Çilelerimle dolu bir yazıdan; Arivederçii^^(Öz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder