Evet, şuan modum tam olarak bu. Kriz geçiriyorum arkadaşlar, dostlar, kızçeler...
Hayatımın üniversite levelinde (şu an atlamış olmam gerekirken) tıkılıp kaldığımdan hakkımda yazımda da bahsetmiştim. Normal bir üniversiteliyle kıyaslarsak milletin bir hafta olan vize dönemi bende 2 hatta 3 hafta olduğundan blog yazılarını kısa bir dönem salmak zorunda kalmıştım. Şu an bu güncellemeyi interneti olmayan (ve interneti olmadığı için çalışma kampının üssü olarak kullandığımız) bir öğrenci evinden yazıyorum.
Size bu yazıda anlatacak hiçbir şeyim yok. Neden yok? Çünkü lanet olası vizelere çalıştığım için hayatımda bundan başka hiçbir olay yaşanmıyor.
Bugün yine Zahir hocayı sinir edebildiğim için size kısaca Zahir hocadan bahsediciğim. Zahir hoca full zekayla dolu bir prof. Ama bizi lise öğrencisi sanmasıyla meşhur. Hayır öyle sansın sıkıntı yok ama kendisi okul dönemi boyunca her hafta bizden bir ödev alıyor ve bunları vize notumuza ekliyor. Ben kah çarşamba gününden ödevimi hazır ediyorum, kah son dakika (bugün olduğu gibi) yapıp binbir maceralarla teslim ediyorum.
Zahir hocayla hikayemiz bir akşam 6 sularında başladı. Fakülteye ödev vermeye gittim ve bütün kat kapkaranlıktı. Hafif tırsarak kapısını çaldım. Girmeye çalışınca anladım ki odanın kapısı kilitliydi. Olamazdı! Ödevimi yapmışken vermeden geri dönemezdim! 'Ahh nerelere gittiniz hocammm' nidalarıyla kapıya yapışıp sürünerek kendimi yavaşta yere salmıştım ki (katın karanlık olmasına ve etrafta kimse olmamasına güvendim) arkamdan bir ses;
- kızım napıyosun sen manyak mısın? dedi.
Evet kendimi yerden kaldırıp saçma bir şekilde neden bunu yaptığımı açıklarken Zahir hocayla ilk rezilliğimi yaşamış oldum.
Bir diğeri geçen haftaydı. Yine son dakika ödev yapıp yine de tam zamanında bitirmiştim. Bizim tayfa toptan ödevi teslim etmek için koşa koşa yola koyulduk. Şans bu ya yolda kazı çalışması vardı ve otobüs gelmeyecekti. Tamı tamına 13 dakika kala otostop çekmek zorunda kaldık. 4 dk kala okuldaydık. Lanet A kapısından bizim fakülteye 3 dk da gittik ve en üst katta olmasına sövdüğüm odaya önden birini gönderdik. Bizde koşa koşa çıkıp hocayı son saniye yakaladık. Ama bir sorun vardı? Tayfanın geri kalanının ödevleri eksikti. Prensip olarak eksik ödev kabul etmeyen Zahir hoca tam bizi gönderirken ben ne kadar benim tam desem de beni dinlemediği için elindeki dosyaya alttan ödevimi sıkıştırmaya çalışıyordum ki naptığımı farketti.
-Oldu olacak pazarda beni yakalayıp elime tutuştursaydın kızım napıyorsun diye bana bir azar çekip masaya koy diyerek beni postaladı.
Gelelim bugüne... Ödevimi okulun kütüphanesinde yaptıktan sonra soluğu Zahir hocada aldım almasına da bir sorun vardı. Sayfalar zımbalanmamıştı.
'Hocaaaammm bunları zımbalayamadım ama sorun olur mu?' diye takınabildiğim en masum ses ve suratla odasına girdim. Girdim girmesine ama Zahir hoca direk kaybolursa ben sorumlu değilim tavrı takınınca masadaki zımbasına yöneldim. Kullanana kadar izin almak aklıma gelmemişti ki ordan Zahir hoca bıkkın bir sesle
-Neden her hafta ödev vermen olay oluyor kızım? Hem vaktinde hem düzgün bir ödev getirdiğini göremeyecek miyim? diye isyan etti. Ve karar verdim vizeden sonraki hafta bu zevki Zahir hocaya yaşatıcam. Belki beni geçirir kim bilir (umut fakirin ekmeği).
Evet ders çalışmadan yeterli süre geçirdim sanırım. Benim dönmem lazım ama saat çok geç ve kafam çok karışık olduğundan saçma sapan bir blog yazısı olmuş olabilir şimdiden sorry.
Gamga ve N'i özledim. Telefon konuşmaları beni kesmiyor. Vize sonrasında bol bol beraber gezip bol bol blog yazısı yazmak dileğiyle... (Öz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder