21 Mart 2016 Pazartesi

biraz da sen konuş N

merhabalaar ben N,
günlük yazma meraklısı ben; kimi zaman melankolik olarak başladığım yazıyı halaylar eşliğinde sonlandırma, kimi zaman da hevesle başladığım yazıyı bağlayamayınca BY diyerek konuşmayı bitirme ihtimalim olacağı bilgisini vererek yazıma başlamak istiyorum.
Tekrar merhabalarr :)
hafta içlerimi okumaya, hafta sonlarımı da eve ekmek getirmeye adadığım için biraz atarlı ruh haline sahibim bu aralar. İnsanlarla uğraşmak çok zor arkadaşlar. Çok çeşit çeşidiz. Size part bir satış elemanı olarak söyleyeceklerim var:
-bize atar yapıp ürün almamanız umurumuzda değil. sizin cebinizden 10.000 TL çıktığında biz 20 TL kazanıyoruz sadece. tribinizi çekmek zorunda değiliz.
-bize sempati beslemeniz de umurumuzda değil. sevgi gösterirseniz sadece önümüzdeki 15 dakika hepimiz için iyi geçer. sonuç olarak herkes kazancına odaklansın lütfen kimse size istemediğiniz bir şey satamaz satarsa da kusura bakmayın biraz malsınız demektir :)
Ben biraz sinirliyim bugün galibaa.....

şimdi bu konudan hiç konuşmamışçasına cennetten bir parça yaşadığım 4 günden bahsetmek istiyorum..
güzel günler aslında Gamga ve benim başka şehirde yaşayan canımızın parçası Melomuzun yanımıza geleceği haberini almamızla başladı. aslında sürpriz yapmak istemiş ancak hayatta sürpriz yapılamayacak insanlar listesinde top10'da yerimizi korumamız dolayısıyla haber vermek istemiş, iyi de yapmış.
neyse, salı günü geldi gönlümüzün efendisi hoşgeldi. tabi ki gelmesiyle dolaplara kaldırdığımız kışlıkların sahnelere dönmesi bir oldu. olsun kötü hava bizi yıldıramadı. ertesi gün güzide şehrimizin tertemiz havalı sahilinde(!) aldık soluğu. parmaklarımız kopana kadar fotoğraf çektik. anılarımızı polaroid karelerine sığdırıp evimize döndük.
peşinde olduğum sevgililerin uğrak mekanı-romantik fotoğrafların arka planı iskele
 ve
     parmağım(sağ üstte....)
son gün ise favori mekanımızda kahvelerimizi yudumlarken ayrılığı kabullenmeye çalıştık. ve kendimizi yolculuk öncesi maceramızda bulduk. (daha önce aynı ekip uçağı kaçırıp ardından otogardan yanlış firmanın otobüsüne binip yolculuğun yarısına kadar bunu farketmemişti.) neyse ki bu sefer dolu dolu gözlerle ağzımızın tadıyla vedalaştık ve bomboş kalan evimize döndük... (yine de Melo rötar yapan uçağı yüzünden 3 saat geç döndü...-şaşırdık mı HAYIR-)
bu depresyonla yaşayamayacağımızı anlamamız uzun sürmedi ve cennetten bir parça günümüzü 1 gün daha uzatmak hayaliyle bir süredir bize ölümcül nefret besleyen Öz'ü aradık. Cuma günü piknik yapmaya karar verdik, Çimlere yayılıp kitap okuyacaktık, Çok özlemiştik, Hasret giderecektik! N bu işin peşine düşmüştü bir kere "kafalarçokkarışık" ekibi buluşacaktı :) Lakin kötü kalpli hava durumu sunucusu N güzel haberler vermiyordu. Yine de sımsıkı sarınıp sandviçlerimizi yaptık, termoslarımızı favori kahvemiz*le doldurduk, bisikletlerimize bindik ve sahilin yolunu tuttuk. Yedik-içtik-yattık. bir insan başka ne isteyebilirdi? Bi de kitap okuduk Kant'tan nefret edip Freud'u sorguladık. Günü blog fikrimizin tohumlarının atıldığı avmde sonlandırdık. (Bknz: Gamga ve Öz'ün bensiz yazdığı ilk yazımız..).
ve büyülü günler bitmişti. yenileri yaşanmak üzere BY :)
https://www.youtube.com/watch?v=hrjGVEVGH-4
bu da günümün şarkısı olarak burda dursun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder