Evet blog alemi, şu an kaptan pilotunuz Öz konuşuyor. Biz aylardır konuşup durduğumuz Sopung'a sonunda gittik. Aylarca plan yapıp gidemediğimiz mekana bir gün öncesinden plan yapıp gitmemiz biraz garip olsa da ben bu basiret bağlanması durumumuzu kırdığımız için epey memnunum açıkçası. Biz dedik ki bu yazıyı ayrı ayrı yazmaktansa birlikte yazalım. Yani baştan uyarayım bir tık uzun bir yazı olacak.
Öncelikle sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım diyemeyeceğim çünkü 9.30 da uyandım. Benim için günün ilk saati sayılsa da Gamga ve N ile buluştuğumda anladım ki ben hayvan gibi uyumuşum :D Neyse günün tüm aksilikleri bir bir üzerime üzerime gelirken ben yaklaşık bir yarım saat N'i beklettim. ( Ay lab yu N) (evet ben 7de uyanıp Özü 1 saat bekledim. *N) Gamga da sanki sabahtan beri oradaymışçasına bir tavır takındı ki bunu hiç anlayamadım kendisi de benden az önce geldi çünkü. Evet en sonunda buluştuk ve düştük yola...
Menü öyle dolu dolu değildi maalesef. Tek sayfalık basit yemekler olan bir menü vardı. Biz dokbokki, gimbap, bap(pilav) ve gimchi siparişi verdik. (Ben daha önce hafif bir kahvaltı yapmıştım ama Gamga ve N tamamen aç gelmişlerdi.) Önce bir kase tatsız tuzsuz pilavımız ve küçük meze tabağında kimçimiz geldi. Daha sonra onlara dokbokki eşlik etti. Bir Koreli ve iki Türk vardı çalışan olarak. Gimbapı Koreli olan çalışan yaptı ama diğerlerini Türk kız yapmış (Gamga dedi ben görmedim.) Neyse tabi biz başladık tatmaya.
- Dokbokkiyi (yani pirinç kekini) ben pek sevemedim. Biraz kıvamı vıcık vıcık ama beni o rahatsız etmedi. Tahminen bir baharat yüzünden sosunu sevemedim.
- Gimbapı ise sevmedim diyemem ama sevdim de diyemem. Yani sadece gimbap yiyerek yaşarım ama öyle bayıla bayıla yemek yemem. Yada normal hayatımda otururken canım gimbap çekmez.
- Gimchi (kimçi) ise benim bu masada tek sevdiğim şey. Benim için tadı bildiğiniz salçalı turşu kavurması idi. Ki Samsunluyum ve bizde turşu kavurması çok yapılır ben de çok severim. Kimçiyi de aynı onun gibi sevdim benimsedim.
- Son olarak pilav ise tatsız tutsuz haşlanmış pirinçti işte.
Nedense tüm yorumlarda (tüm dediğime bakmayın toplamda 5 yorum var) çalışanlar çok sıcakkanlı falan denmiş ama biz öyle bir sıcakkanlılık görmedik açıkçası. Bir kenarı pastahane gibi olduğundan birer cookie alalım dedik. Zira ben Gamgayı bölümümün bana verdiği yetkiye dayanarak mat2 çalıştıracaktım ki bu da bizim için kim olduğunu bilirsin sen kaffecide saatler geçirmek demek. Kahvenin yanına birer cookie iyi olabilirdi tabi güzel olsaydı. N ve ben yerfıstıklı aldık ve ben benimkini bitiremedim bile. Ama Gamga New York Cookie aldı ve onunla çok mutluydu -.-
Bu arada eve giderken kullandığım metronun rengarenkliği kalbime göz kırptı :D
Bu arada eve giderken kullandığım metronun rengarenkliği kalbime göz kırptı :D
HI GUYS
Ben N. Yıllar sonra yazabilen N. Durgunluğuma bu yazıya kaynak yaparak son verme kararı aldım. Umarım bahsetme sözü verdiğim konulardan bahsetmeden tekrar yok olmam.
Bilirsiniz biz içmimarlar ne derleerrr birazz......
Öz günümüzü baştan sona anlattığı için tekrar o konulara girip beni 1 saat otobüs durağında beklettiğinden bahsetmeyeceğim. Zira kendisine kinlenebilirim. Şaka şaka deve kinine sahip olanımız Öz.
Sopung için benim öyle büyük beklentilerim yoktu. Çünkü ben suşi yiyip çekik aşçı abiye WHYYY bakışları atarken hayatı kabullendim. Sopung beni üzemezdi. Ki üzmedi de kardeşlerim. Masadaki her şeyden yedim :D şaka şaka o pirinç keki dedikleri icat ne öyle yaa neden yani ne mana? Taşı koysan önüme 3. gün bi yolunu bulur yerim ama kendilerini yiyemedim :( o da eksik olsun hayatımda dedim ve yine yolumu buldum. Dokbokkiye pirinç karıştırıp kaşıkladım. Takdir edersiniz ki caaanım Öz 1 saat bekletirken de kahvaltı yapmamıştım o an da açtım :p
Gimbapa gelinceeeeee kardeşlerimmm suşiyle kıyasladım ve daha yenilesi olduğuna karar verdim ve 4 parçayı gömdüm. İçinde rende havuç, turşu, pirinç vardı zorlayıcı kısım ise onları sardıkları yosun. Ama yenir yani.
Kimçi ve pilav da Öz'ün dediği gibi yenilesiydi.
Biz Dokbokkimizin sağını solunu chopsticklerimizle kurcalayıp yiyecek bir şeyler bulmaya çalışırken arka masamıza oturan çekik çift 3 set gimbap 1 tabak dokbokki ve 1 tabak rameni höpürdete höpürdete yediler. Bir kez daha saygı duydum bu ırka ne yalan söyleyeyim.
Genel olarak kolalarımız bitene kadar yiyebileceklerimizi yedik ve son damlası da tükenince ağzımıza bir lokma daha koy-a-madık :D
Ha bi de içmimarınız N bey olarak bir şeyler söylemem gerekirse mekanı bayağı özensiz buldum. Kore havası zaten yoktu da bari bi' kafe havası olsaydı. 2 masalı 8 sandalyeli bu mekan beni pek tatmin etmedi. Böyle küçük mekanlarda gözüm minimalistlik arıyor açıkçası. Neyseee sen önce bi okulu bitir g*tüm dediğinizi duyar gibiyim. (dediyseniz hazır olun evinizi bulucam sizin canınıza okuycam görüyorum ben burdan kaç kişi okumuş nerden okumuş ohoooğğ!!!) ( hele sen Irlandalı gözün açık uyu!!!)
MERHABALAR EFENİM MERHABALAR ( Bu kısım daha çok günün geri kalanında yaşananları içermektedir.)
Öncelikle uzuuun yokluğumuzdan dolayı özürlerimi sunarak yazının benim olan kısmına dalmak istiyorum. Ben bu satırları yazarken N meslek deformasyonuna uğramış ellerimi snap atmakla meşKUL. ( Coderlarda görülen nadir bir kas deformasyonu olan havalı hastalığım Karpal Tünel Sendromu hakkında daha sonra ayrı bir yazıda konuşmak üzere bu konuyu atlıyorum.)
Şu anda takdir edeceğiniz üzere kim olduğunu bilirsin sen kahvecilerinden birindeyiz. Yarın yıllardır geçemediğim sınavım var ve ben evden çıkarken beynimi evde bırakmayı tercih ettiğim için söyleyeceklerimden kesinlikle sorumlu değilim.
Size o kara günden biraz da ben bahsetmek isterim. Evet dostlarım o gün en çok darbeyi ben almıştım....... Küçük çakal Gamga gönüllerimizin matematik dehası Öz'e kendi ders çalıştırmak için çeşitli kündeler hazırlamıştı. Önce o masum ruhları Sopungla kandırmış ve her şeye kısa bir süreliğine aşırı hevesli N ile Kore sevdalısı (tekrar) gönüllerimizin Seoullusu Öz'ü örümcek ağıma çekmiştim.
Ama işler hiç de umduğum gibi gitmeyecekti. Ne demişler kul kurar tanrı gülermiş.......
Ne diyebilirim Sopung'la bir problemim yoktu ancak Kore mutfağı benim narin bedenime çok ağır geldi. Şöyle açıklamam gerekirse benim dünya üzerindeki 8326427846 çeşit baharata alerjim var. PEKİ BEN NE HALT YEMEYE böyle işler peşinde koşuyorum? Beni tanıyor olsaydınız benim aslında dünya üzerindeki hemen hemen her şeye alerjim olduğunu gözlemlemiş olurdunuz. VE BU HAYATA BİR ŞEKİLDE TUTUNMAM LAZIM. Bu yüzden yaklaşık 2 senedir asla yemem dediğim her şeyi yemeye başladım. Denemekten ne çıkar. Bu işe mantardan başladım bakın şimdi nerelerdeyim... Asla deniz ürünü yemeyen ben yosun yedim YOSUN!
Ne var ki bu yosunla ilk karşılaşmam değildi. Kendisiyle daha önceki sushi maceralarımızda muharebe etmiştik. Ama yenildim dostlarım yenildim...
Yosuna sarılmış saçmalık olan kimbapa geçmeden önce biraz dokbokki hakkında konuşmak isterim ve buradan Kore'deki o üstün ırka seslenmeyi kendime bir borç bilirim : Ulan manyak mısınız? Yani o şey nedir bunun bir açıklamasını istiyorum. Salçası salça değil çeviride mi anlaşamadık bilmiyorum ama o sosumsu şey salçaysa bizdeki ney. İşleri rayından çıkaran da o sostu aslında. İçeriğindeki diğer vıccık vıccık malzemeler yine de beni eğlendirmiş mıncırıp yemeye çalışmıştım.
Tekrar hatırlatmak isterim ben bu işe çok cesur başladım. Ahtapot olsa deneyecektim ancak dokbokki ağzımın üstüne vurup seni kara kuru şey sen ne hakla bizim beyazla tatlış pembe arası tenli halkımızın yediği yemekleri tatmaya cüret edersin dedi. Ne diyebilirim ki? Haklıydı.
Gelelim yosunlu sarma değişik şey. İğrençtin cınım. Sana söyleyeceklerim bu kadar. Pilav hakkındaysa şunu söylemek isterim ki arkadaşlar neden kainattaki tüm ottan taştan baharat yaparken yüce rabbimin bize armağanı olan tuzu es geçtiniz. Hayır sağlıklı yaşam içinse tuzsuz yaşayıp 2206'yı göreceğime o pilava tuz atıp hayatımı yaşarım. (Evet hayatımı yaşama tanımım bu kadar düşük kapasiteli :D Adeta düşük bütçemi gözler önüne serdim)
Neyse efendim gider ayak guruldayan midemi bastırmak amaçlı N'i galeyana getirerek kendime New York Cookie aldırdım ki o gün verdiğim en iyi karardı.
Peki talihsiz serüvenler dizisi Gamga için bitmiş miydi? Tabi ki hayır. Beni yerimde oturunca şeytan tekmelediği için bizimkileri Topkapı'dan apar topar kaldırıııııp Ortaköy'e attım. Ciğerim N tabi ki hemen heveslendi ve plana uyum sağladı ancak Öz olacakları hissetmişçesine bir direniş içerisine girdi. Çeşitli katakullilerle onu da kendimize uydurduktan sonra kendimizi Ortaköy'deki kim olduğunu bilirsin sen kaffecisinde bulduk.(Tabi öncelikle ağzımızdaki tattan kurtulmak için tüm yerli turistliğimizle waffle ve kumpir gömdük ki o gün alınan en iyi ikinci karardı)
Orada kendime biiir güzel matematik anlattırıp genç beyinleri sömürürken N'in çarpma işlemini bile çoktaan gerilerde bırakmış bünyesi bunları kaldıramayarak fosur fosur uyudu. Kaffeciden kalkarken içimde Öz'ün sınavlarına çalışmasına engel olmanın verdiği vicdan azabıyla karışık konuları bitirmenin verdiği mutluluk el ele tutuşmuş koşuşturuyordu.
Dağıldıktan yaklaşık yarım saat sonra o kara haber gelecekti. Dun dun dunnnnnn.
Öz'ün değerli bir arkadaşından hediye olan kıymetlimissss yüzüğü masada kalmıştı ve tahmin edin Öz lavabodayken o masayı kim toplayıp kalktı. Tabi ki de kahramanınız GAMGA. Sonrasında ise aman yareppim Öz'ün kankitosu (ona Saruman diyeceğim) yüzüklerin efendisindeki güç yüzüklerinden biri kaybolmuşçasına gerilim verdiği için ben vicdan azabı ve panikle kaffecinin çalışanlarına telefonla dadandım.
Ay tükendim ya daha fazla anlatamıycıym. Sonuç olarak bir gün sonra yüzük bulundu ancak o süreçte ben kahırdan elemden 2 tel saç beyazlattım. Aman adabınla gir sınavına alsana FF'ini. Yok duramıyorum kanım deli akıyor napıcaksın :P
İşte bu da mini çakallıklar peşinde olan Gamga'nın pişmanlıklarla dolu Sopung macerasının bir özeti. Daha sonra nasıl bir yazıyla gelirim bilmiyorum ama bu kadar konuştuktan sonra yakın zamanda geri döneceğimi sanmıyorum. Blog sana emanet ÖZcüğüm.
Hadi hepinizin gözlerinden öpüyorum.(Neden diye sorma, bilemiyorum Altan...)
Aideu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder